kapı ardı gurbet gezerim tenhalarda
ben giderim o gider bana ırak bulutlar
seni saklıyor içimde karanlıklar
Berk-i hatıf bir kapı beklerim ufuklardan
küçücük dünyama neşeden göz kamaştıran
yola çıktım gözlüğüm kimliğim yok
unutmuşum
beni yoldan çıkardılar
meğer ben bir bulutmuşum
yağacağım yeri unutmuşum
insanlık namına bilen
Bir kenarda duruyor öyle
Su üstüne çıkar bazen kum taneleri
Alır götürür onu su
Deryasına kendi içine
Yıkılmaz o bir küheylan
Sırtında ben yelelerine tutunmuşum
Ellerinde baltayla koştular yeşil ava
Ölümü yağdırdılar can topal karıncaya
Deşildi Dipsiz Gölün altın kanı karaya
Sefil emelinde mi kaldın ey kutlu dava
İğrenç kokular yaydı İstanbul Sözleşmesi
Düğün dernek mevsimi yaza geldi
Yakaya sarı maden dizmek lazım
Hediyeler borç oldu bize geldi
Vereni yazmak lazım yazmak lazım
bataklıklar büyüyor da büyüyor
unuttum dünü saymamışım
sanki kelebek yemiş anılar
uç uç böceğine dayanmışım
arı vızıltısına değiyor zamanlar
eridi buzdan zaman bu sıcakta
ellerim bomboş gönlüm de
öylece susuyorum
dudaklarım çatlak çatlak kurudu
bir şeyler yok!
susuyorum
dillerin sevgisi ince bir zarmış
emoji virüsü resimle karmış
bir aşkın bin yüzü unutulacak
gözlere bir e-kalp çakılacakmış
emojiler günü kutlanıyormuş
Terk ettim yalnızlığı
Çarptım kapı pencere duvar
Güllerim ürperdiler ah! Çocuklar
Başı döndü lambamın
Tir tir titredi kuş gibi kalbim
Zelzele zannettiler
işime giderken gözlerimi de aldım
beraber bindik üçümüz bir trene
onları oyalamak için unutmuşum kitabı
habire konuşuyor susmuyordu gözlerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!