başlarken iyice sarart rengini
tamamdır burası eylül diyelim
çakmağı tedbire emanet eyle
yakmakta bu yaza melul diyelim
bu yaz da yaz gibi gelmedi bize
Kasten mi?
hep başkalarının üstündeki
tozları, pürüzleri, ezik kırıkları
temizler durursun
kendi kıllarının
arasını
Dolup taşan insanların sokağı,
Meyveler, güller açmış bahçesi bağı,
Çocuklar gibi koşturan adamlar,
Gelin, damat, sünnetlik süslenmiş arabalar,
Şen şakrak gülümseme de,
Boğulmuş duman vurulan taş seslerinde.
Yıldızlar perde çekmiş gözüne
Kara bulutlar sarmış geceyi
Kurtlar geçirmiş karacayı dişine
Alnından vurmuşlar düşünceyi
Düştüm bu gece gecemden
Gidem kara yelden gidem
geçip giden tarihlere çağlara
kurt kuzuyla dostluk edem
hakkı yazem ovalara dağlara
çağlayan bir ırmak olem
Canımdan bir parça gitti uzağa
Araya zamanı koydu da gitti
Ruhum çırpınıyor düştü tuzağa
Elimi böğrüme koydu da gitti
Neden artık beyaz kuşlar ötmüyor
Dedesini devlet mezarlığında
toprağa verirken cebinden
düşürdüğü
senedini
bulmak için
Bu nasıl konuşdu nasıl hoş idi
Vadinde görünür iş de görünmür
Gölgesi kocaman içi boş idi
Köprüsü görünür yolu görünmür
Bele ne yaman adamdı seçimde
Eskiden ay ve yıldızlar göğümüzdeydi,
Gece bitince, güneş doğar,
Kuşlar öterdi.
Ama bu gün, gece bitmiyor,
Zaman geçmiyor, güneş doğmuyor,
Komşusu :
-İkidir üçüncü katta penceredesin
dalmışsın epeydir, düşüncelisin,
belli ki var bir derdin,
-Bak! ben yabancı değilim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!