'İstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar'
İstanbul'lular böyle derlerdi bir zamanlar,
Artık ne o İstanbul, ne de o aşklar kaldı,
Sisli hatıralara gömüldü yaşananlar.
Hani tüm pürüzleri yok edilmiş bir işi başaranlar için
‘Öyle işi babam da başarır’ deriz ya,
Aynı şey
‘Kuvvetler ayrılığı’ ilkesini dışlayarak
Ülke yönetmeye kalkışan muktedirler için de söylenebilir.
Böyle bir muktedir
Suratında ağzı olan konuşur,
Konuşmayı hüner bilen konuşur.
Sükût altınına rağbet eden yok,
Sözü daha ucuz bulan konuşur.
Susan Türkiye olmaktan bıkıldı,
‘Yeter artık söz milletindir’ denildi,
Konuşan Türkiye olalım istendi
Ve olundu nihayet.
Ama bu sefer de fazla olundu galiba
Ki ‘Ağzı olan konuşuyor’ diye şikâyetler başladı,
Çoğu taşlar bağlı bu memlekette,
Çoğu köpekler başıboş;
Oh ne âlâ memleket bu böyle!
Aman ne kadar hoş! .
Tutukluluk adı altında
Beş yıl hapis cezası çektirilen Balbay
İktidarın yanlış icraatları yüzünden
Milletin her fırsatta Anıtkabir’e koştuğunu
Atatürk’e her zamankinden çok sarılmak istediğini vurgulayarak
“Türkiye Atatürk’le birleşti.
Dindar nesil yetiştirmek isteyenler
Dindarlığı çok önemsiyorlar
Ve kendilerinden pay biçerek
Sadece çember sakal,
Türban,
Takke,
Camiye ayakkabıyla girilir mi?
Günde beş vakit girilmez elbette.
Binde bir gerektiğinde girilirse ne olur?
Halılar kirlenir biraz,
Sonra da temizlenir pekalâ.
Başbakanımız da vaktiyle böyle düşünmüş olmalı ki,
İnsana nedense hep uzak görünür ecel
Yine de beklenmedik bir anda dolar vâde
Kaybedilen vakitler bir daha geri gelmez
Ömre bir saat bile edilemez ilâve
“Atatürk’ün laik Cumhuriyeti yerine
İslâm devleti kurmak isteyen safdiller
O devletin ilelebet yaşayacağını sanıyorlar” demiştim bir yazımda.
Bunun üzerine bir okurum bana şöyle dedi:
“ Atatürk Türkiye’sinde göreceli olsa da
Dinin bir saygınlığı vardı.
yeni şiirlerinizi görmek istiyruz.....