Güneşin olmadı
Bahçelere hasret, apartman odasında
Masallarda kaldı aklın
Sevgi miydi aradığın televizyonda.
Sana ağaçlar veremedim
Ama sen beni düşünürsün
Ne zaman aynaya baksam
Bir çarpık gülüş yakalar beni
Aramış, bulamamış, karamsar. noksan.
Ne zaman albüme baksam
Sararmış, mahzun bakışlar deler içimi
Mazeret mi ararsın, meyhanede çok
Kimi araba almış, adettir ıstatırlar
Kimi işten kovulmuş, batsın bu dünya
Yakacak yok, yiyecek yok, para yok.
Karısına kızanlar, oğluna bozulanlar
Sevenler, hele sevilmeyenler
Önce karanlıklar vardı
Bir ışık gönderdi sonra Tanrı
Işıktan renkler doğdu
Dünya boyandı.
Yüzbinlerce sene geçti aradan
Ve binlerce nesil bir, bir
Ne içtiğimiz suyun,
Ne de hayatın güzelliklerinin
Farkına vardık
Dar vakitlere sığdırmak telaşından
Koca insan ömrünü.
Selâm ışık yüzlü, o temiz yüreklere
mehmetlere, ayşelere, haticelere
Eflatun akşamlardan, mor gecelere
Tüm güzellikleri dökünce hecelere.
Selâm çam kokulu o zümrüt vadilere
Bu sessizlik korkulu
Bekleyiş onu
Umutsuz bakışlarda hep aynı soru:
Bu neyin sonu?
Şu köşede bitebilir, ikindi sıcağında
Bir çalının ardında, ya da bir suda
Ve bir gün aynada her şeyin bittiğini
Gördüm de genç gönlümü rafa kaldırdım
Cesur ve hayalciydi.
Sevgim gibi, anlaşılmadı şiirlerim
Ben de kızdım
Eskiye ait ne varsa kaldırdım
Yıllarca güneşin doğuşunu gözlemekten
Bıkmadınız
Havanız hep ortakdı.
Bazen suyun tadının
Çiçeklerin ve iyiliklerin
Farkına varmadınız.
Bir sabah sana gelmişim
İçimde ağrısı gecenin
Kapını çalmışım yorgun argın
Bu defa başım önümde değil.
Mevsimlerden baharmış
Gül koklamaya ellerinden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!