Müdavimi ise geçmiş yaşamlar,
Sen ne sanırsın yeşili!
Ne sanırsın ki klorofili!
Beyninde hep kördür akşamlar.
Yaşadığın şu döngüde,
Doğumun öteki adıdır,
Asil gelin almaz isen,
Döş de enik yetişmezmiş.
Kanı bozuk alır isen,
Evde çocuk yetişmezmiş…
Okuyunca kafa tutan,
Şu koca şehrin heybetinden,
Geceye dönük saatlerinde,
Ceza yemiş bir çocuk gibi,
Ürpererek hep dona kalırım.
Kasavetli bir sessizlik kaplar içimi,
Sanki hüzün yağmurları yüreğimi sarar,
Yine yeniden aşk,
Hiç beklemediğin bir anda,
Hem de su katılmamış rakı tadında,
Ansızın karşına çıkıyorsa…
Yine sende bu sarhoşluğun,
Bir mazereti de yoksa.
Şimdilerde cismin yanımda olmasa da,
Dün gece yine karşımdaydı hayalin;
Gönlüme taht kurup sessizce oturmaktaydı…
Artık şu uykularım bölük pörçük oldu,
Çünkü siyaha çalan uzun kirpiklerin,
Ve kurşun gibi yakan o ela gözlerin,
Yine bulut kapattı şu güneşin yüzünü,
Ne olur batan güneş yükünü de salıver.
Herkes ağlaşır durur bitirir o özünü,
Toprakkale’den gardaş baykuşları salıver.
Gözleri kan bürümüş yürekleri de taşkın,
Şu İda dağının havası,suyu
Bir başka güzelmiş meğer.
İçime çekerek ciğerlerime dek soluyorum,
Ne derdim ne de hüznüm kaldı.
Manastırın önünde akan bir çeşme,
Bir başka çarptı yüreğim nedense.
Ey sevgili;
Ey gönlümün uçsuz bucaksız feri,
Sana olan bu sevdam hep yakıyor beni…
Yollar akıp gitmiş bir su misali,
Keşke sevmeseydim diyemiyorum,
Senin kömür gözlerinde,
Sürgüne gittiğim gece,
Kaldırdım gözlerimdeki sır perdesini,
Ve gözbebeklerimde büyüttüm seni.
Çilekeş,berduş halimle
O leylim gecede.
Kaçan tüm kumtaneleri,
Gibi denize,
Kaçamayanlarda sahilde,
Yaşam adına..
Yapılan geyikler gibi,
Yarısı kumda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!