Ortaasya’dan gelen Türkmenlerin oğluyum,
Allah'ın bir kuluyum Ceritlerin oğluyum,
Ceddimi ne sorarsın yiğitlerin oğluyum,
Adana’ya bi uğra Ceyhanlı'dan sor beni.
Efendimi efendi ne ararsan var bende,
Şu hayatın,
Senin için olan kısmını,
Sevdiklerinle ve seveceklerinle,
Yaşamak istersin.
Bu dünyada,
Elinde olan ve olabileceklerle,
Git gurban hele değme benim deşme yaramı,
N’olursun şu felekle açma birde aramı.
Saçlarımı bi tanı gör beyaz mı kara mı?
N’olursun şu felekle sende açma aramı.
Meğer gurbet zorumuş her gün boynum bükülür,
On altı yaşında,
Kübalı kızın,
Çıplak ayaklarıyla,
Çiğnediği puro tütününe,
Sinen bacak terlerini,
İçine çekerek,
Geldik mi sence en uca,
Uca denilen son noktaya.
Buradan daha ilerisi yok,
Fani denilirmiş ya!
Ben hiç inanmadım,
Faninin var olduğuna..
Acı haberin aldım şu yüreğimi yakar,
Ben burda yetim kaldım gözüm önüme akar.
Taş duvarlar buz gibi ranzalar bana bakar,
Mahpushane içinde eridim aktım anam.
Dört duvar arasında ağlar ağlar taşarım,
Dün gece bir rüya gördüm,
Rüyamda ölüyordum dostlar,
Vallahi billahi ölüyordum.
Önce yıkadılar beni,
Sonra tabuta koydular,
Ardından namazımı kıldılar.
Şu gurbetel bana eldi
Ceyhandan bir haber geldi
Kurşun olup sinem deldi
Noldu sana kele bacım
Dediler ki Hatce öldü
Nasır tutmuş,
Kalem tutan eller.
Hazin dolu gecelerde,
Gerçeğin ta kendisidir,
Acısa da kırık kalpler.
Ne elini uzatacak bir dost,
Marangozun desi defterinden,
Kutura verilmiş yaşamlar.
Umutsuzca açlığa bakan,
Hızardan çıkmış boşaltılmış kafalar.
Öylesine yalnız kaldılar ki.
Tomrukların yanında ki,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!