Akşamın güneşi ateşten gülle
Yakamozdan yara kanar durmadan
Bu ömrün bahçesi karanfil gülle
Dertli yürek gibi yanar durmadan
Acılar içinde inlerken deniz
Tüm dünyada baştan başa
Her şey boya her şey boya
O beşikten ta naaşa
Her şey boya her şey boya
Çilalı çift kunduralar
Aşkının zıtlığı ne kadar güzel
Cayır cayır yanmak ıslak sahilde
İster uzakta kal ister isen gel
Kalbim parlak bir köz bir yığın külde
Uykusuz ve yorgun gözler kızıl kor
Derdim bulaşsa şehre hastaneler iflas eder
İlaç olmaz öyle derde eczaneler iflas eder
Bir de güzelliğin yazsam allak bullak ya alem
Sen bir sarhoş eyler isen meyhaneler iflas eder
Ben hayatın her anını yaşarım
Kaybedecekmişim gibi her an hayatı
Dünyadan çekip gidecekmişim gibi kalbimi avucumda tutarım
Son defa bakıyormuşum gibi bakarım
Turuncu bir şafakta kızaran ufka
Sen
Sen en yakın gurbetimsin benim
Uzaklardan uzak en uzak yakınımsın
Sen
Sen en sessiz çığlığımsın benim
En uğultulu bakışım
Ömrümün öğle sularındayım
Boğuluyorum acıların selinde
Gözyaşımın derinliklerine alışığım gerçi ya
Ağırlaşıyor gitgide yalnızlığın yükü de
Uzat bana söğütten narin elini
Şu acı hayatta her gün gam yesem
Ben senin ismini kimseye demem
Bir ad için şu ömrümü ödesem
Ben senin ismini kimseye demem
Benim sırrım oldu o güzel adın
Fırtına sonrası ilk cıvıltı sesin
Gözlerin yağmur ardı gökkuşağı
Ah kardelen rüzgar sana ne desin
İpince boynunu hiç eğme aşağı
Kirpiğin kanadı kırık bir kelebek
Aynı topakta yeşermiş iki çiçek bunlar
Biri çiğdem biri nergis
Renkleri farklı kokuları farklı
Kaderleri ve kökleri aynı toprağa bağlı iki kardeş
Tutuşsalar bir gün kavgaya kim kazanır kim
sevgili dostum bende yazıyorum nacizane senin şiirlerini de okudum ve okurken bir çoğundan keyf aldım yüreğine sağlık şiirlerini imini kullanarak pay yapacağım