Dondurdu dünyayı şubat soğuğu
Efkarlıyla soğuğuyla bu kış tez geçsin
Beyaza büründü dağların çoğu
Kış uzadı buzlu yokuş tez geçsin
Yüksek tepelerden göster denizi
Gönlünde bir sevda vardır zanneden
Kendini ateşe atsın tez elden
Memnun ise o masalsı hileden
Bir sonsuz uykuya yatsın tez elden
Suçsuz iken ateşlerde yanmış mı
Epey oldu ben onu anmayalı
Gözyaşı yağmurum diner sanmıştım
Kanayan şu gönlüm hala yaralı
Yüreğimde yangın söner sanmıştım
Nice sene geçti sayamıyorum
İyi ki sabah var geceden sonra
Yüce dağın ardında sıla
Paslı pencerede güneş
İyi ki uçurtmalar uçuyor
Hastalık sonrası şifa
Hasret sonrası visal
Yücelerden emir inmiş
Seni tanıyayım diye
Karanlığa ışık sinmiş
Seni tanıyayım diye
Esmiş rüzgar rahmet yağmış
Ayrılık rüzgarı kırmadı beni
Dalında soldum ya şükürler olsun
Beni ağlatsa da aşkın dikeni
Bağında güldüm ya şükürler olsun
Bir damla nedir ki deryalar için
Kıpkızıl çakmasını özledim
Şimşek dudaklarının
Toz pembe bulutlar gibi
Şişmesini yanaklarının
Sağanaklarını özledim sonra
Ufaka dalıp gidiyor gözlerin
Baktığın yer gördüğün yerden uzak
Derin sularında cam şişe gibi ışıldıyor
Söndü sönecek bir fenerin ışığı gözbebeklerin
İnatçı çıktı ufuklarımızda koyu bulutlar
Suskun yalnızlıkta yutkunuyorum
Sessiz ağlamayı senden öğrendim
Gözyaşım akmıyor yakınıyorum
Susuz çağlamayı senden öğrendim
Gidişin buradan ölümden beter
Aklım fikrim sende üşüyor musun
Soğuk yağmurlu mu gittiğin yer
Gülüşün kadar güzel yaşıyor musun Hep meraktayım hep içim içimi yer
Kasvetli bir şubat günü gittin
Soğuktan mı ayrılıktan mı ne bileyim Buz gibi bir bakışla beni terk ettin
sevgili dostum bende yazıyorum nacizane senin şiirlerini de okudum ve okurken bir çoğundan keyf aldım yüreğine sağlık şiirlerini imini kullanarak pay yapacağım