bir şiirin içinde
kendisi şiir olmuş bir bulut gibi
gökyüzünde taşırken kelimeleri
hangi şehre yağacağını düşünür şair..
ve şehir dediğim
bir de akşam sularında
son ışıkların dağılışıydı yüzün
yığınla yıkılıyordu karanlık
ortasından başlamış bir şiirin üstüne..
genzimde yanık,
-kıbrıs mektupları-
sesin uzaktan geldi
nasıl uzaktan geldi..,
ucunu kaçırdım bir yerlerde veya kopup gitti.. neyse artık önemli olanın ne olduğunu biliyorum.. o kadar da ulaşılmaz değil hiçbir şey... ama bana güvenden bahsetme..
seneler önce bağkurdan emekli ettim ben onu.. anca kendi kendini idare ediyor..
mutluluksa bi taşeron firmada, bir yıllık sözleşmeyle çalışıyor mesailerini almadan...
ve resmi tatili bile yok -ki öyle mutlu çalışmaktan..
2005
dikişleri patlamış güz ağrısı bu, cuk oturan bir önyargı yahut
gelişmenin girişten önceliği, sonrası geçmiş olmak ya da biraz
eylül gibi gözlerin gibi tanımı yok bir vakitte başlamış
belkide inatla mavi günlerin öyküye ağır bastığı o yitik yaz
/ülkeyi düşündüm önce/
yağmur yağardı da seni düşünürken
damlaların arasından öyle kupkuru geçerdin..
belki sırsıklam olurdun o yağmurun altında olsan
ama seni böyle düşlerken güzeldin en çok
hiç ıslatmadan..
umut şehrin bir yakasını çoktan aşmıştır
burda çiçeklerini bırakmış
bir diğer yakasına ulaşmıştır..
şimdi orda bahar yaşanıyorsa şayet
bu bakışındaki onurdan, özgürlükten
kendiliğinden hüzün taşırabilsin diye sondajla açıldı kalbim
adını artois'ten almış, ortaçağ fransa'sından kalma
bir artezyen kuyudur şimdi sevgilim
ama kırılmanın o acayip boyutunda bile dimdik
direnci bir sarmaşık gibi zihnine dolayıp hatta
nasıl uzaklardasın
ömrümün geçmiş yakasında..
ellerimden tutuşunu hatırlıyorum
bir eski bayramın ortasında..
şimdi orda
oracıkta uzanmak var ayaklarının dibine..
3. mektup
bildiklerim var,
bana rüzgarlardan kalma şarkılar..
ayak bileğime dolanan soğuk
aşina uçurumlar..
Aksal ailesine mutlu ve sağlıklı nice nice yıllar diliyorum. Sevgilerimle..
büyük onur duydum.. saygılar sunuyorum, var olun..
öyle ki melekler uğurluyor sizi düşlerin deryasına
kendi zarfının içine kapanmış mektuplar kadar dünyasızsınız
bu yüzden her sabah başka bir evrene açılıyor gözleriniz
akıp giden hayata - meydanlara ve kavgalara bitarafsınız..
ve sıvaları dökülüyor artık dokunduğunuz evlerin ...