şimdi hangi renk bu acının da karıştığı
muayenesi gecikmiş bir aşk mı
ruhsatsız bakışların mı..
köy yolları gibiyim gereksiz yere ıslak
bir adım ötede tozum yüzüme dağılmış
göğsümün çukurunda kaybolmuş
antik bir kent gibi gömülü duruyor yerin
kazdıkça her defasında benzersiz
yeni bir parçasını buluyorum hasretin..
göğsümüze düşen ağır cümleleri
usulca ayağa kaldırdık
gözünüzden kaçan bunca zulme
bir alt çizgi olurlar belki..
ah bütün sevdalara içinde uyaklar büyüten deniz
sana kırılan kalem kadar soysuz bu düzen
sana yazılan şiirler kadar temiz..
'ey yükselen yeni nesil'
alçakları göremiyorsanız
yüksekte olmanın ne faydası var..
hava soğuk
kış mevsim
kötümserim..
keşke yaz olsa
saçlarının kokusu geçse rüzgarlardan
belkide bir saksıdan başlayabiliriz çiçek olmaya
ama dar alanlarda gece hep uzun sürer..
sonra düşüncelerin de parmak izleri vardır
ki aydınlık alır onları - karanlık idam eder..
bu yüzden ne olacağımız önemli değildir artık
çünkü aklını yitirme aşamasında öncelik
koskoca bir kayalar ülkesi değil miydi kalbiniz
şu aşk denilen kıtayı keşfetmeden önce siz..
düşünüyorum da, aslında yalnız bahanelere ihtiyacı var şiirin.. kırmızı ışığı beklemek yaya psikolojisi.. yol boşken beklemek çoğu kez işine gelmiyor kimsenin.. bu yüzden kuralsız yaşayamayanlar şiir olacak kadar alfabe içermiyorlar işte..
çünkü harfler de kendi aralarında
ö z g ü r l ü k ç ü d ü r..
sonra alıp başınızı gittiniz
ve şiire dadandık biz
aklımız yanana dek...
içimizde bileylenen her söz
karanlığın üzerini çizen
Aksal ailesine mutlu ve sağlıklı nice nice yıllar diliyorum. Sevgilerimle..
büyük onur duydum.. saygılar sunuyorum, var olun..
öyle ki melekler uğurluyor sizi düşlerin deryasına
kendi zarfının içine kapanmış mektuplar kadar dünyasızsınız
bu yüzden her sabah başka bir evrene açılıyor gözleriniz
akıp giden hayata - meydanlara ve kavgalara bitarafsınız..
ve sıvaları dökülüyor artık dokunduğunuz evlerin ...