böyle yağmur yağmasaydı
böyle zamansız olmasaydı gidişin
böyle sarı
böyle yaprak yaprak bir hava
böyle ani
böyle yağmur yağmur inişin
gazete küpürlerinde yer almış
tarihlerin solduramadığı bir resim için
bir teşekkür mektubu..
sabaha karşı izinsiz
ev baskınlarında yakılmış.
pelerinini ve maskesini çıkardığında tanıdım 'zaman'ı..
dişlerindeki metal dolgular ne kadar kötü görünse de,
hep yeni traşlıydı yüzü ve genç duruyordu yine..
içinden geçen trenin penceresinden uçup kaybolan anılardı
rüzgarın azizliğine uğramış geçmiş..
örtülü ödenekler ve üstü örtülü umutlarımızın
çapraz çarpımıyla dengelediğimiz şu hayat için
bunca mevsim arasından seçilmiş o pastel renkli
sarı bir baharın başına eklenmiş son gibi hüzünlü
ve yağmamak için hiç bir nedeni olmayan
kara bir bulut gibi yüklü olmak adına yemin ederim ki
buruşturulmuş anılarla
katlanmış kederleri üst üste yığdığımız
taşınırlığı çok tartışılır bir bavulda
arayıp da bulamadığımız ne varsa
yalnız aşktan ibaretti..
geçtim sokaklarından yarım kalmış sevda masallarının,
güneşler batırdım uzak limanların akşamüstü sularına..
kızaran ufukların taşıdığı ışıklarla bakardın,
eskimeyen bütün anlarımda sen vardın..
eylül 2002
artık süslemek gerekmiyor
hiç bir mısrayı bir daha..
içinde senin olduğunu bilmek
fazlasıyla yetiyor bana..
güne gözlerinden başlarım mevsim değişir
senin her baktığın çiçek her dokunduğun bahar
içinden bir yer tutarım güneşli ferah ve büyük
bilmediğim ne kadar kuş varsa dallarımdalar
gözlerim deyip geçme bana bulut bana yağmur
telefon başındayım
penceremin önünde kırılgan yalnızlığım
bir zeytin dalı inceliğinde..
yaşadıklarımdan sakınıyorum mısraları
utanılacak her anı
gizli bir zarf içinde..
ah olsaydın da bir görseydin..
sümbül sokağında yağmur
sümbül sokağında ışıltısı sokak lambasının
sümbül sokağında
sarı bir tentenin altında ben
paçalarım çamur..
Aksal ailesine mutlu ve sağlıklı nice nice yıllar diliyorum. Sevgilerimle..
büyük onur duydum.. saygılar sunuyorum, var olun..
öyle ki melekler uğurluyor sizi düşlerin deryasına
kendi zarfının içine kapanmış mektuplar kadar dünyasızsınız
bu yüzden her sabah başka bir evrene açılıyor gözleriniz
akıp giden hayata - meydanlara ve kavgalara bitarafsınız..
ve sıvaları dökülüyor artık dokunduğunuz evlerin ...