Ay doğdu geceye yapraklar kalmamışken
Yüksekçe bir güneş olup aydınlattın sen
En karanlık rüyamın içinde bir ağaç
Ben orada ağaçtan bir bulamaç
Sapasağlam bir hamurdun, kavruldun
Od oldun ruhuma dokundun
Ansızın bir ağlamak geliyor dudaklarımdan
Özellikle de yemek yerken yani sofrada
Bilmem sebebi nedir hikmeti nedir
Hafızamda geçen isim sadece seninkidir
Ansızın bir gülmek geliyor gözlerimden
Uykularım hep yarım
Sürekli yetişmeye uyanırım
Nereyedir bu telaşım
Ah bilmem kafamda kara gülleler
Bir kahve kokusunda gizli
Bir ağlamak sesi yükseliyor uzaktan
Gür bir nida çıkıyor küçük bir canlıdan
Tek derdi yere düşmüş emziği
Kaldıran yok mu? Yok mu sesini duyan
Emziği temizleyip o minik ağza vermektir
Bir avuç mutluluktur seni görmek
Bir avuç, bir devin avcu.
Gözlerine bakmak
Adeta bir zaman makinesinde bulunmak
Ve durdurmak zamanı
Akan suyu, öten kuşu umursamaksızın
Gece vakti aynadakiyle hesaplaşma
Görünüşü aşağılık
Kilolu ve saç sakal karışık
Bir daha inancı yok beğenileceğine
Ne aşağılık
Beğenilme arzusu içinde kavrulu
Rüzgarların uçurduğu hislerim nerede
Ardında bıraktığı kara küller saçıldı yerlere
Bir duman yükseliyor boynumdan göğe
Yorulmuşluğum balığın yüzeyde nefes alışı misali
Şarkılar açılıyor bulutların gözyaşı merasimi
Fafnir gözü gibi dertler, peşimde doymaksızın
Yarım kaldı benim tüm aşklarım
Yıldızı kayboldu tüm akşamların
Dün vardım, yaşadım; peki yarın
Camdaki menekşe selamlamıyor sabahı
Gönlüm odası ne vakit cereyan etse
Dört tane duvar
Etrafımı sarmış
Keyfimi elimden almış
Benimle dalga geçiyorlar
Kalbimi soruyorlar bana
Ve düşüncelerimin neredesini
Sen gittin gideli telaşlı bulutlarım
Birikiyor cümlelerim kavuşmuyor göğe
Varlığını gittiğinde anladım
Ey dost ne olursun gelmekte çok gecikme
Duvarlar üzerime bindi onları gezdiriyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!