Duman oldu ince efkârım.
Takıldı gönlümün hevâsına.
Verdi kısa hayâl molasını.
Seyri mi uçar,yoksa acısı mı?
Bilinmez üfle dur işin yoksa.
Bozuldu yine nabz ayârım.
Küsülü devran.
Bir nefeste,
Kalemkar ın tırnaklarını sökmüş.
Her yanı sarmış sarı, yanık siyah.
Örtmüş en mahrem yerini kara toprağın.
Çatlamış bağrı,sır vermiyor.
Hiç tırmandın mı sarı, mor mayıs yamaçlarına?
Kıyı,kıyı keşişlemeden esen denizin tatlı kokusuyla
Yaşamaktır, mayıs'ta denizin yamaçlarına uzanmak,
Tepeden esen,katır tınaklarının kokusuyla.
Dağılmış saçlarımı okşarken rüzgâr,
Şu gönül ufkumda yanan beşûş kandillerimdir.
Sönmez,tükenmez âteş-i be-can melîkemdir.
Su dolmaz kadehime,âşüfte- dil kevserimdir.
Bağrı yanık bülbüller şâhidim,hem türbedârımdır.
Bırakırmıydım maziye sevdiğini bileydim.
O yaşanmamış yılları çalardım felekten geriye.
Nasıl öderim şimdi sensizliğin diyetini?
Söyle, dayanır mı yürek bu azâb-ı cehennemine.
Geri dönmez beklenen,sisli umutlarında saklı,,
Zengin kapısıdır diye aldanma sakın,
Altın tokmağına,boyasına,süsüne.
Ardına ne kirli çamaşırlar asılır,
Bilsen, eğilmezsin sarığına fesine.
Kör kibir görenin elini tutmaz,
Çukura düşünce göreni sövermiş.
Kör kuruş yolu şaşırıp cimri cebine düşünce,
Dizlerini dövermiş.
Ahlaksızlığın çapı,
Üstüne çekilmeye çalışılan örtünün,
Yarısı kadardır.!
05-01-2009.
İğne deliğinden geçse bir ince düşünce.
Örse melâmîlik hırkasını,
Giyinip uçsa arş-ı a’lâ’ya,
Kime ne fâide?
Mârifeti mu'teber düşünce,
'Hak'önünde!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!