Her gidişinde
Yüreğimin titreşen sesiyle
Gözlerim seni özlemle bekler olur
Tükenir gün tükenir yağmurlar
Mevsim ne olursa olsun hiç fark etmez
Yanar tenim ağustos sıcağıyla
Uçuk Mavilerde
Düşüncelerimde bir güneş gibi taşıyıp
Olmadığın anlarda aydınlandığım
Ben toprak sen yağmur
Yağacağın zamanlara kendimi vurduğum
gelirsin günün ilk ışıklarıyla
ay salınmış şuh gelin edasında
düşmüş öpülesi elmacıklarına
sabahın ilk ışığısın sevgili
acılar dizilmiş turnalar gibi
“Yüreğiniz sevgiyi her gün yeniden üretemiyorsa, siz iyi bir üretici değilsiniz.(1) ”K.Marks
Zaman tüneli(evreni) üç aşamalı bir süreçtir dünden(geçmişten) bugüne(anlara) ve yarına(gelecek) akan-süregelen bir maddi gerçekliğin üzerinde yüzen olgudur. Hiç bir aşk zamandaş değildir ve her yaşanan zamanın aşkı farklıdır.
Aşk mutsuzluk halimidir ipek, kilim dokur gibi dokumak mıdır acıyı, nasırlı elleriyle sevgiyi örercesine ilmek ilmek örmek midir nakışlı tülbentlerde, sevgiyle sallanan özlemli ya da vedalı oya işlemeli mendiler de
Gül narini tenden sevecen bin ışıklı bakan iç çektiren gözlerde eriyip kaybolmak mıdır?
-'rüzgâra ağlayan şair-'
gün gelir de gücüm yetmezse
dayanılmaz acıların içinde
işte o gün geldiğinde
tükenirsem beni göremezsen
Sevgi
İnsanı insan kılan en güzel en büyük düşüncesinin yoğunlaşmış ifadesi olan duygunun, aynen inançsız insanın olamayacağı gibi (inanç illa bir dini düşünce ve duygunun olması anlamını taşımaz, inanmak farklı olguları da taşır. Her hangi bir dini inanışa inanmak gibi.) sevgisizde olamayacağı gerçeğidir.
Bu bazılarımızda öyle farklı öyle derin anlam taşır ki, insanın kendi doğasına dönüşünde ilkel komünal işleyişten, modern komünal işleyişe sahip olunmanın derinliğidir.
Bu derinlikten habersiz bilincine bunu almamış (dünyada egemen kapitalist-emperyalist sistemin onun egemen gücü olan büyük-tekelci burjuvazinin zehirlediği bilinçte olanlar) olanlarla, almış olanların farkı kendine işkence yapana bile acıyan onu insanlıktan çıkaran işleyişi kavradığından, onu bile bağışlayabilecek onurlu bir insanın bakışı ve duruşunda kendini gösterir.
Bu yetmez dünyanın herhangi bir yerinde olan haksızlık, insanlık dışılık, onun bilincini- düşünce duygularını incitip acıtır. Kendi acıları gibi duyumsar derin bir hüzünle benliği sızlar.
bir nazım bir arif usta ve ardılları geçer
yaşam damarı dizelerin gerçeğinde
kahpeliklerde solan sümbül iki büklüm
it gibi titredim o yorgansız gecelerde
geçerken kaç vurgunun sapağından
Sen Aşk
Bir yel alır beni katar,katar
Tren dumanında savurur
Gitme göç yolları vurur
Sensiz buralar çorak olur..
Yokluğum da Sizlerde
Kimleri Gördüm Kimleri
Sabahın Uyanışında
Dost sevgileri
Derya
Gün öpüşleri..
Öylesine derindik ki
Bu kaybolup giden zamanda
Hep yalnızdık bir başınalıklarda
Akar nehir kendi yatağına..
Sabah güneşi vurmaz
Işıklar içinde uyu güzel insan. Seni unutmayacağız