İmkansız, asla kavuşamayız, aramızda engeller var. dedi kadın.
İmkansız diye bir şey yoktur, yeter ki kalbinin sesini dinle. dedi adam.
Kadın,anlamsız ve boş gözlerle adamın yüzüne baktı.
Yapılan araştırmalarda, İslamiyetten önceki dönemlerde de Türklerin giyim kuşamlarına özen gösterdiği, son bin yıldır ise, ütülü elbise, ipek mendil, eldiven ve havlu kullandıkları belirtilmiştir.Kıyafetlerini özel yöntemlerle çeşitli renklere boyayan Türkler, “Bin Yıl Önce, Bin Yıl Sonra-Kaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati’t-Türk” isimli kitapta yer alan bilgilere göre, Türkçede “ütü” olarak kullanılan söz, Divanü Lugati’t-Türk’te “ütüg” olarak geçmektedir.Bu alet, Kaşgarlı Mahmud tarafından, “mala biçiminde olan, ısıtıldıktan sonra giysilerin kırışıklıklarına bastırılarak sıcaklığın etkisiyle bu kırışıklıkların düzleşmesini sağlayan demir parçası” olarak tanımlanmıştır. Günümüzün ütüsünün ateşte ısıtılarak kullanılan eski biçimi olan “ütüg” için eserlerde, “ütidi” fiili de “ol tonug ütidi (o giysinin kırışıklıklarını ütüledi ve düzeltti) ” şeklinde kullanılmaktadır.Sözlük bölümünde yer alan “suvluk” sözünü Kaşgarlı Mahmud “havlu”, “eliglik” sözünü ise “eldiven” olarak tanımlamaktadır. “Su” sözcüğünün bin yıl önceki biçimi olan “suv” kelimesine getirilen yapım ekiyle türetilen “suvluk” un, el, yüz ve vücuttaki suyu kurutmak amacıyla kullanılan havlu olduğu anlaşılmaktadır.
Bin yıl önce Türklerin giyim kuşamında mendil kullandıkları, erkeklerin gerektiğinde burunlarını silmek için ceplerinde taşıdıkları ipek mendil olan “ületü”nün bir başka giyim kuşam aksesuarı olarak görüldüğü göz önüne alındığında bu verilerin, Türklerin bin yıl önce giyim ve temizliklerine dikkat ettiklerini, ütülenmiş kıyafet ve ipek mendillerle dolaştıklarırı göstermektedir.
Kuran-ı Kerimde Rabbimiz temizlik konusunda şunları emretmiştir: Ona (Kurana) temizlenenlerden başkası dokunamaz.(Sure-i Vakıa 79. Ayet.) ,
Eğer cünüp iseniz tam temizlenin.(Maide/ 6) , Allah, tevbe edenleri ve temizlenenleri sever.(Bakara/222)
Nasıl bir sevgidir bu, var mıdır dünyada eşi
Yüreğimizde yaşatırız vefa denilen değeri.
Sevdamız öyle kutsalki, ikimizin eseri
Ruhumun bir yarısı ben, bir yarısı Hümeyra.
Gecemde, gündüzümde, söylenmemiş türkümde,
' AŞKLAR, OVALARI KAPLAMIŞ OLAN MUAZZAM ORDULARA BENZER... DAHA DÜN, BÜTÜN İHTİŞAMI İLE ORADA İKEN, BUGÜN ARARIZ, YERİNDE YELLER ESER. ' MONTHERLANT
Sevdamın nağmesi, rüzgardan tabut
Gözümden yaş akar, sanırlar bulut
Ormanlar allı güllü, ağaçlarda cins kuşlar,
Balıklar yıllar yılı engin sularda kışlar
Geceden sabaha dek, inişlidir yokuşlar
Dünyanın düzenine, görenler hayran kalır.
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
* Boyu 1.74 idi.Hayatının son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46′ya kadar düşmüştü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.
* Atatürk, boğazına düşkün, çok yiyen bir insan değildi. Kendisi bir konuşmasında ziyafetlerde çok yemek yenmesini tasarrufa aykırı bulduğunu ve sağlığa zararlı olduğunu söylemiştir.
* Sabah kahvaltısında çay, kahve içer, fazla bir şey yemezdi. Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanın üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini ve sigarasını burada içerdi.Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı. Sigara ve kahveyi severdi. Günde 10-15 fincan orta şekerli kahve ve 40-50 arası sigara içerdi.Soğuk ayranla, bir dilim ekmek yerdi. Bazen bir kâse yoğurt yer, sonra sütlü kahve içerdi.Öğle yemeğinde bir iki dilim ekmek yerdi. Etsiz kuru fasulye, pilav çok sevdiği yemekti. Kuru fasulyeye, yağlı fasulye derdi. Ayran ve limonata içerdi.İki dilim ekmeği ayrana batırarak yerdi. Yoğurdu da ayrıca yiyordu.”Kuru fasulyeye okulda alıştım.” demiştir. Kışla yemeği, askerî yemek sayılmıştır kuru fasulye. İkindi üzeri ekmeksiz bir bardak ayran içerdi.Sofradan genellikle doymuş olarak değil, aç kalkarmış.
DONDURMA
Parktaki çocuk gülümsüyordu çevresine
Bir elinde simidi, bir elinde kağıttan uçağı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!