Ne çok yüzü var insanların,
Ne çok kimliği,
Bu çağda!
Her şey olabiliyor da kendisi olamıyor insan...
Bu akşam seni okumayı düşünüyorum
Masamı kuracağım, rüyalarla donatacağım sonra
Seni okumaya başlamadan önce ben,
En sevdiğim müzikler çalmalı ha!
Seni okumayı düşünüyorum ben
Sana bakmak;
Gökten bir parça maviyi sökmektir tırnaklarımla,
İlmek ilmek,
Öyle rüzgâr kokan…
Sana dokunmak;
Ne sen anladın beni ne diğerleri
Ne siz anladınız beni ne öbürleri
Hangi birini anlatayım sizlere düşlerimin
Bilemiyorum
Döşümde bir zıpkın gibi sözleriniz
Hadi dostum yine gel,
Çok oldu yüreğine tutunmayalı,
Üstelik ağır, aksak, yorgunum ben;
Biri dokunsa düşeceğim çaresiz
Hem de ölesiye…
Mutluyum bu aralar, tedirginim de biraz
Yani heyecan o biçim.
Değme bana kara gözlüm,
Bir garibim bu aralar…
Böyle işte gözümün karası;
Bir insanın bedenini, tenini
Ölüsünü bir katır taşıyorsa mezarına
Hem de bu çağda?
O yer; kara sesli, kara saçlı
Kara gözlü insanların
Ölümsüz ülkesidir bilesin!
Aslında sana verecek çok şeyim yok;
Aç çocuklar, hüzünlü kaldırım taşları,
Bir avuç yağmur damlası,
Ve tinerciler, kör savaşların çaresizleri
Ve yine mutsuzdur fahişeler…
Ve güneşin doğduğu ülkede; şu anda, şimdi,
Aç, çıplak çocuklar... Üşüyorlar...
Ne kara ne kışa aldırmadan yaşıyor çocuklar öyle garip...
Ve babaları işsiz,
Analarının bağrı kar altında buz keser;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!