Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim... Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile... Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm.
Ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. Ürperiyorum. Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazımı. İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım?
Kendisiyle ve hatalarıyla yüzleşince, iyileşiyor insan...
Bizi kötü biri yapmaz, yanılgıya düşüp hata yapmak, o konuda deneyim sahibi olmayı, dersler çıkarmayı öğretir ancak. Ne yapacağımızı değil belki, ama ne yapmAyacağımızı anlatır...
Güvenimi, inancımı derinden sarssa da, öğrettiğin şeyler için sana teşekkür ederim ey kötü/lük... Seni sırtıma yük etmeyeceğim.
Beni üzdüğün için seni, buna izin verdiğim için de kendimi affediyorum...
İyileşmek için, yüzleşmek gerek.. Hatalarıyla yüzleşince anlıyor insan ; kendini yeterince üzen birini, bir başkası üzemez artık..
Bir kırılma sesi duydum...
Cam kırığı değildi, CAN kırığıydı duyduğum.
Bir insanın, başka birinin içine, nasıl da cam kırıkları serptiğini gördüm . Ben, bir değil, bin CAN kırığı sesi duydum...
Gözlerinde bakışları kırıldı, sözcüklerinde sesi kırıldı... Kırıldı elinin sıcaklığı, ayaklarının izi kırıldı... Burnunun direğindeki sızı kırıldı..
Göğsündeki nefes kesildi, soluğu kırıldı.. Durdu kalbinin atışı, yüreğindeki kanatlar kırıldı...
Bir bomba kuruldu, bir hayat kırıldı...
Kimselere güvenmemeyi, en güvendiğinden öğrenince, içindeki çocuk, çocuğun avucundaki mavi boncuk kırıldı.
Ağlama sesi duymadım...
Ben, bir değil, bin CAN kırığı sesi duydum...
Bana ne kadar kötülük yapılırsa yapılsın, kimseye saygısızca gitmedim. Aram bozuk olsa bile birinin bana ihtiyacı olsa, hiç düşünmeden giderim. Ama görüyorum ki saygının, sevginin, hatta şefkatin bile iyileştiremeyeceği insanlar var...
Yüreğinde bir ismin imzası var
Ve sen onu silemezsin !
Söküp atamazsın, ne kadar uğraşsan da
Seninle beraber büyür ıcındekı sızı..
İlk önce onu hissedersin
Başkasına dokunduğunda,
Unutma!
Ne çok ölüm haberi aldım son günlerde..
Sevdiklerimiz , en kıymetlilerimiz bırakıp giderken bizleri, elbet üzüleceğiz. Yaşayacağız acımızı, tutacağız yasımızı...
Annelerini, babalarını kaybeden evlatlar, evladını kaybeden anneler, babalar... Yaş kaç olursa olsun, her ölüm erken ölümdür, biliriz..
Ama hiçbir çocuk anne/babasından önce ölmemeli... Ne savaşta, ne barışta...
sen yenisin galiba; sözcüklerin akşamdan kalma
dünyada, kendini yaşayacağın içten bir köşe yok
omzunda eskimiş kuşlar, dilinde radikal bir rüzgâr
gülcü çocuk, hayallerinde cimrisin, diyor sana
sen yenisin galiba, ürkekliğin yabansı ve yabancı
cümle kurmakta gecikiyorsun, harflerin serçe
sen yenisin galiba; âşığa bağdat soruyorsun
sen yenisin galiba; aşkının işaret parmağı kayıp,
için haram su’lar talanı, dışın dağınık dizeler iklimi
kalbinden başka, geçmişin ve geleceğin yok
gittiği yere kendini götüremeyen göçmez kuş
sen yenisin galiba; her aşkta azınlığa düşüyor yüreğin
bir aşkın içinde arabölgede milis gibi yaşıyorsun
sen yenisin galiba, hiç haram öpücük biriktirmemişsin
sen yenisin galiba; diyalektiği ve aşkı şaka sanıyorsun
kış serçesi gibi, pencere önlerinde telaş yapıyorsun
aşk ile alışkanlığı birbirine karıştıran sayısal tarih,
kuşların doğu’ya ölüme gitmesi, içini üşütmüyor
sen yenisin galiba; aşkta havalar her dem kötü
iki yenilgi arasında sözcüklerini araf’ta soğutuyorsun
sen yenisin galiba; soruların yetim, cevapların öksüz...
Sen, yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker, uzak dağlar çeker, uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır,
Işırsa, beni unutma...
Alır yürür, sıcak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner, uzun yağmurlardan sonra birgün
Bir yer sızlar, yanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür,
Üşürse, beni unutma...
Eylüldü...
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylüldü...
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylüldü...
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen
Uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman...
Dedim ya, Eylüldü...
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin...
insan
23.02.2024 - 11:08Yedikleriyle değil, hazmettikleriyle yaşar insan...
F. Baykurt
nasılsın
23.02.2024 - 10:27S/Ayıklıyorum içimdekileri...
Selamı sabahı kesen, şiirlere şarkılara küsen,
Sen nasılsın?
Mavinin İzi
19.02.2024 - 14:56Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim... Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile... Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm.
Ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. Ürperiyorum. Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın sokaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazımı. İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım?
Şükrü Erbaş
yüzleşmek
19.02.2024 - 14:45Kendisiyle ve hatalarıyla yüzleşince, iyileşiyor insan...
Bizi kötü biri yapmaz, yanılgıya düşüp hata yapmak, o konuda deneyim sahibi olmayı, dersler çıkarmayı öğretir ancak. Ne yapacağımızı değil belki, ama ne yapmAyacağımızı anlatır...
Güvenimi, inancımı derinden sarssa da, öğrettiğin şeyler için sana teşekkür ederim ey kötü/lük... Seni sırtıma yük etmeyeceğim.
Beni üzdüğün için seni, buna izin verdiğim için de kendimi affediyorum...
İyileşmek için, yüzleşmek gerek.. Hatalarıyla yüzleşince anlıyor insan ; kendini yeterince üzen birini, bir başkası üzemez artık..
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
10.02.2024 - 14:06Ruhumuz üşürse, şiirlere sarılırız...
Üşüdüyse yüreğimiz, türkü yakıp ısınırız...
?si=O6smTpgpF-JUcTrF
Asrın felaketi 06/02/2023 4:17
05.02.2024 - 13:47N/Asıl acı bu ; geride kalmak, yaşadığına sevinememek...!
Mavinin İzi
03.02.2024 - 20:37"Bazen, sadece yorgun oluyor insan. Ne küs, ne yalnız, ne de aşık."
İyi olmana sevindim :))
Selam ve sevgiler...
Mavinin İzi
03.02.2024 - 19:35Ne çok gülmüşümdür, içinde binlerce kötülük bulunan ama kendini iyi biri zanneden zayıflara...
Nietzsche
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
01.02.2024 - 19:06Sen...
Çiçekli fistan güzelliği
Söyle ;
Kaç defa ölsem, sevdam bir Dersim eder
Kaç damla kanım aksa, Munzur olur bedenim?..
-Azad Penaber
?si=dH8WhSn9ZX028FfM
Mavinin İzi
29.01.2024 - 18:55Bir kırılma sesi duydum...
Cam kırığı değildi, CAN kırığıydı duyduğum.
Bir insanın, başka birinin içine, nasıl da cam kırıkları serptiğini gördüm . Ben, bir değil, bin CAN kırığı sesi duydum...
Gözlerinde bakışları kırıldı, sözcüklerinde sesi kırıldı... Kırıldı elinin sıcaklığı, ayaklarının izi kırıldı... Burnunun direğindeki sızı kırıldı..
Göğsündeki nefes kesildi, soluğu kırıldı.. Durdu kalbinin atışı, yüreğindeki kanatlar kırıldı...
Bir bomba kuruldu, bir hayat kırıldı...
Kimselere güvenmemeyi, en güvendiğinden öğrenince, içindeki çocuk, çocuğun avucundaki mavi boncuk kırıldı.
Ağlama sesi duymadım...
Ben, bir değil, bin CAN kırığı sesi duydum...
Duydum...
Ben bugün...
Ben o gün..
Ben bi gün...
Mavinin İzi
19.01.2024 - 17:24Bana ne kadar kötülük yapılırsa yapılsın, kimseye saygısızca gitmedim. Aram bozuk olsa bile birinin bana ihtiyacı olsa, hiç düşünmeden giderim. Ama görüyorum ki saygının, sevginin, hatta şefkatin bile iyileştiremeyeceği insanlar var...
Sabahattin Ali
bir not düş!
19.01.2024 - 17:12Bazı insanlar bulutlar gibidir. Sadece olmamaları bile iyi bir gün geçirmeniz için yeterlidir...
bir not düş!
15.01.2024 - 15:45Bir "düş"tüm, kendi içimdeki boşluğa düştüm..
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
15.01.2024 - 15:38Gözlerinde başlardı gece
Yarım kalmış kitaplarda biterdi.
Alnımızda bilenen kör bir bıçaktı zaman
Kırılmış aynalardı
Susardın, durmadan susardın
Ve kar yağardı...
A. Hicri İzgören
?si=a7CpZukNs_WtAEla
Mavinin İzi
15.01.2024 - 14:31Ateş böcekleri girecek denli
Alçacıktı penceremiz,
Hiç basamak yoktu sevinçlere..
Bin uykuyla dolu ve uykusuzduk
Biz hep böyle güzeldik ve çocuktuk...
İLHAN BERK
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
12.01.2024 - 23:42Yüreğinde bir ismin imzası var
Ve sen onu silemezsin !
Söküp atamazsın, ne kadar uğraşsan da
Seninle beraber büyür ıcındekı sızı..
İlk önce onu hissedersin
Başkasına dokunduğunda,
Unutma!
?si=ftH3r5mhxVSvuCMD
bir söz bırak!
08.01.2024 - 14:15Söz !
Bırakmam...
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
05.01.2024 - 17:00Ne çok ölüm haberi aldım son günlerde..
Sevdiklerimiz , en kıymetlilerimiz bırakıp giderken bizleri, elbet üzüleceğiz. Yaşayacağız acımızı, tutacağız yasımızı...
Annelerini, babalarını kaybeden evlatlar, evladını kaybeden anneler, babalar... Yaş kaç olursa olsun, her ölüm erken ölümdür, biliriz..
Ama hiçbir çocuk anne/babasından önce ölmemeli... Ne savaşta, ne barışta...
?si=6wDRBqNJU0mcZrg6
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
02.01.2024 - 16:01sen yenisin galiba; sözcüklerin akşamdan kalma
dünyada, kendini yaşayacağın içten bir köşe yok
omzunda eskimiş kuşlar, dilinde radikal bir rüzgâr
gülcü çocuk, hayallerinde cimrisin, diyor sana
sen yenisin galiba, ürkekliğin yabansı ve yabancı
cümle kurmakta gecikiyorsun, harflerin serçe
sen yenisin galiba; âşığa bağdat soruyorsun
sen yenisin galiba; aşkının işaret parmağı kayıp,
için haram su’lar talanı, dışın dağınık dizeler iklimi
kalbinden başka, geçmişin ve geleceğin yok
gittiği yere kendini götüremeyen göçmez kuş
sen yenisin galiba; her aşkta azınlığa düşüyor yüreğin
bir aşkın içinde arabölgede milis gibi yaşıyorsun
sen yenisin galiba, hiç haram öpücük biriktirmemişsin
sen yenisin galiba; diyalektiği ve aşkı şaka sanıyorsun
kış serçesi gibi, pencere önlerinde telaş yapıyorsun
aşk ile alışkanlığı birbirine karıştıran sayısal tarih,
kuşların doğu’ya ölüme gitmesi, içini üşütmüyor
sen yenisin galiba; aşkta havalar her dem kötü
iki yenilgi arasında sözcüklerini araf’ta soğutuyorsun
sen yenisin galiba; soruların yetim, cevapların öksüz...
.........
......
S. Sarıoğlu
Mavinin İzi
02.01.2024 - 15:55Sevgi emekmiş,
Emek ise, vazgeçmeyecek kadar,
Ama,
özgür bırakacak kadar sevmekmiş
CAN YÜCEL
nasılsın
02.01.2024 - 10:12Ne halim varsa gördüm...
Sen nasılsın?
Mavinin İzi
27.12.2023 - 18:03Sen, yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker, uzak dağlar çeker, uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır,
Işırsa, beni unutma...
Alır yürür, sıcak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner, uzun yağmurlardan sonra birgün
Bir yer sızlar, yanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür,
Üşürse, beni unutma...
H. Ergülen
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
27.12.2023 - 17:57Eylüldü...
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylüldü...
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylüldü...
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen
Uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman...
Dedim ya, Eylüldü...
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin...
Cemal Süreya
?si=v7qWDYe88b_XVTtB
Yürekten dökülenler
27.12.2023 - 17:47Ters çevirip silkeledim kalbimi, bir daha toplamak mümkün olmadı yürekten dökülenleri...
Toplam 847 mesaj bulundu