"Sevgi yalnız bir insana bağlılık değildir, bir tutumdur.Kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren, bir kişilik yapısıdır."
İnsanın sevgi dolu olması, dünyaya, etrafındaki "şey"lere (insan, nesne, doğa, hayvanlar) sevgi duyması bence de kişilik yapısıyla ilgilidir. Pozitif/olumlu insan yapısının da göstergesidir bana göre.. Sürekli şikayet eden insanlar bu tanıma uymazlar ve kolay kolay mutlu ol/a/mazlar. Çünkü her çözüme (!) mutlaka bir sorun bulurlar..
Sevgi daha geneldir..
Tek bir kimseye duyulan ve kesinlikle bencil olan AŞKtır...
Mezopotamya’nın Niffer Vadisi’nde 1889 - 1900 yılları arasında , Philadelphia Üniversitesi profesörlerinden Hermann VolrathHilprecht, bir kazı yaptı. Bu kazı sırasında pek çok taş levha bulundu ve levhalar o zamanki toprak sahibi olan Osmanlı İmparatorluğu'na teslim edildi. Uzun yıllar sonra sırları çözülen bu çivi yazılı taşların biri, herkesi hayrete düşürdü. Çünkü bu taş levha, "dünyanın ilk aşk mektubu" olarak tarihe geçti . Hem de Sümer Medeniyeti’nin en büyük kral ve kraliçesinin aşkını anlatan bir mektup…
Bu aşkın hikayesine gelince:
Milattan önce 2.300 – 2.500 yılları arasında Mezopotamya’da yaşayan ve şahane bir güzelliğe sahip olan Enlil adında Sümerli bir rahibe, Kral Su-Sin’e aşıktı. Sümerlilerin yeni yıl bayramında, tesadüfen kralın gözüne çarparak onunla evlenmeye muvaffak oldu. Evlendiği gün de aşk ateşi ile sevgilisi krala bir şiir yazdı.
Gerçek sevginin sembolü olan şiir, sarayda o kadar beğenildi ki, daha sonra o devrin en ünlü musiki üstadları tarafından bestelendi ve kısa zamanda halk arasına kadar yayılarak ebedileşti…
4.500 yıl önce çivi yazısıyla yazılan dünyanın ilk aşk mektubu, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunuyor.
Aşkını taşlara kazıtan güzel rahibe Enlil, mektubunda şöyle yazıyor:
”Güveyi, kalbimin sevgilisi,
senin güzelliğin fazladır, bal gibi tatlı
beni büyüledin,
senin önünde titreyerek durayım,
güveyi, seni okşayayım,
benim kıymetli okşayışım baldan hoştur,
bağışla bana okşayışlarını,
benim beyim tanrım,
benim beyim baygınlığım,
Enlil’in kalbini memnun eden Su-Sin’im,
bağışla bana okşayışlarını.”
Geveze suskunluklardan geliyorum. Dalga dalga büyüyen kelimelerden kentler kuruyorum.. Ne söylesem, ne kadar anlatsam az gelir. Beni, ben söylemeden de duy istiyorum...
Senin güzel yüreğinden dökülen, güzel sözlerin ruhumu okşadı adeta. Teşekkür ederim..
Aynı hislerle sana yaklaştığımı, her paylaşımını ilgiyle takip ettiğimi bilmeni isterim.
Saygı ve sevgi karşılıklı... Senin de nezaketin, duruşun, birikimin ve bunu sunma biçimin çok kıymetli.. Artsın, eksilmesin motivasyonun..
Biz, birbirimizi anlıyoruz :))
Hangi güzelliği özlesem, suskunum sana
Yürek boşluğunda bir of kadar suskun
Özlüyorum seni, masmavi
Koşuyorum sana, bembeyaz
Ve kahroluyorum bir anda, kapkara
Ah oluyorum
Of oluyorum
Ve susuyorum...
Oysa haykırabilsem
Işık yumağı bir pınar olur soluğum...
Mezopotamya’yım ben;
Damarlarım su ve nehir,
Hayatım kavga, mevzum kan,
Dilim edebi, sözüm ebedi.
Her zaman bir şairin, bir vakanüvisin sözünden çok
Gılgamış’ın dudaklarında bir zaman,
Kadim nehrin kenarında
Nemrud’un zihninde,
Yunus’un ruhunda,
Tufan ülkesinde İbrahim’in yüreğinde.
Açın mukaddes kitapların sayfalarını,
Açın yaşayan ruhların kapısını,
Oralardayım ben,
Orada yankılanıyor sesim.
Dinleyin beni,
Güneşten ve felaketlerden kavrulan toprağın sesini dinleyin.
Tohumum, doğumum, açan tomurcuğum, saadetim,
Arzuyum, sevdayım, hepsiyim ben.
Ateşim, yangınım, yıkılışım, nefretim, düşmanlığım,
Hepsiyim ben.
Bütün köklerimde, yanık toprağın bütün derinliklerinde,
Her şey benimle başlar, benimle söner her şey.
Gün vardı, hasretim bir damla yağmur,
Serin bir gün, gür bir ses, berrak bir avaz,
Görkemli buğday başakları, arpanın, darının.
Hasretim, dut ağacının yaprağında bir damla su.
Palmiye ağaçlarında, rüzgârsız hurma ağacında, sessiz.
Harabelerde ot bitmiyor,
Telli turnalar ötmüyor, leylekler yuvasız,
Geceler kara, günler ağır;
Yanık toprağın sesine kulak verin,
Çığlık, göğsümde ölüm kılıcı gibi yangın;
Paslı mızraklar, kılıçlar, hançer ve oklar,
Hepsi yüreğime saplı.
Ve ben sessiz, mezarsız, başucumda taş yok.
Nerede Semiramis bahçeleri, Sanherip bağları nerede?
Sargon’un sarayları, Sardanapal sokakları, Nabopolasar burçları
Nerede Nabukadnezar yazlıkları,
Nerede İskender’in kanalları?
Kulak verin Fırat’ın ağıdına, haykırışına Dicle’nin…
Ben ağıdım, havar, havar.
Sesim ben, devir ve devranlardan
Harabelerden yükselen yankıyım ben.
Toprağın öfkesi, kanın intikamı,
Zamanın hükmü, dönemin fermanı,
Dünün, bugünün adıyım ben,
Dağlar ülkesinde,
Çöl ülkesinde, nehirlerin ülkesinde,
Dengbêj’lerin kelamıyla sonsuza kadar yaşayan.
"Mektuba, kuş diyorlar
Nasıl taşır peki bir kuş,
BİN uçak dolusu sevgimi benim? "
Mektuplar edebiyatın, şiir kadar, roman kadar önemli yapı taşlarıdır bana göre.. Yazmayı da, almayı da çok severim.. Uzun uzun, satır satır, sayfa sayfa.. Eli değsin, gözü değsin, ruhu değsin insanın onlara.. Uçak yapıp gönderelim t/ızaklara...
Mezopotamya, bazı kaynaklarda medeniyetlerin beşiği olarak adlandırılır. Verimli toprakları ve uygun iklim şartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yerleşmeye sahne olmuş ve birçok istilaya uğramıştır. Bilinen ilk okur-yazar toplulukların yaşadığı bölgede birçok medeniyet gelişmiştir. Mezopotamya Sümer, Babil, Asur, Akad ve Elam gibi en eski ve büyük medeniyetlerin doğduğu ve geliştiği yerdir.
Mezopotamya Dicle ve Fırat nehirleri arasında yer alır. Bu isim geniş anlamda, Dicle ve Fırat nehirlerinin vadileri ile bu iki nehrin arasında kalan topraklar için kullanılmaktadır.
Nehirlerin oluşturduğu dar toprak şeridinin iki yanı çöldür. Dicle ve Fırat'ın sürükleyip getirdiği topraklar Mezopotamya'nın güneyinin çok verimli olmasına sebebiyet vermiştir. Dümdüz uzanan ova, Mezopotamya'nın kuzeyinde oldukça bereketli ve daha ılıman iklimli bir yaylaya dönüşür.
Hangi şiire başlasam suskunum sana
Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun
Güneşte kavrulan bir kum tanesi
Çatlayan dudaklarım oluyor her gece
Yağmura suskun, yaşamaya suskun
Haykırabilsem,
Belki bir nehir köpürebilir sesimde
Silinebilir kuraklığın bütün izleri
Upuzun çöller vadileşebilir içimde...
Sevgili Amarna,
Kısacık (!) paylaşımını okudum, farklı bakış açılarıyla arkadaşlık /ahlak kavramlarını karşılaştırıyor.
Ahlak ; herkese eşit davranmayı gerektirir,
Arkadaşlık ; o değerde gördüğün insanlara ayrıcalıklı davranınca anlamlıdır.
Ahlaki olarak tüm insanlara saygı duyuyorum.
Ama temel olarak, değer verdiğim, önemsediğim, bir şeyler paylaştığım insanları seviyorum. Onlara, arkadaşım /dostum diyorum..
Güzel bir paylaşımdı, teşekkürler..
Ama benim için en can alıcı cümle şu ;
"Biriyle olan ilişkinizin sizi hiçbir şekilde değiştirmeyeceğini hissettiğinizde o ilişki biter..."
Bana bir şey katmayan, beni çoğaltmayan, aksine beni eksilten insanlardan uzak durmayı öğrendim..
Eskiden Telekom uyandırma servisi vardı, bilen var mı? Uyandırılmak istediğin saati bildiriyordun, onlar sen telefonu açana kadar çaldırıyordu:)) sonra bant kaydı konuşuyordu ;))
Pax Amarna
11.01.2023 - 20:09"Sevgi yalnız bir insana bağlılık değildir, bir tutumdur.Kişinin yalnız bir sevgi nesnesine değil, bütünüyle dünyaya bağlılığını gösteren, bir kişilik yapısıdır."
İnsanın sevgi dolu olması, dünyaya, etrafındaki "şey"lere (insan, nesne, doğa, hayvanlar) sevgi duyması bence de kişilik yapısıyla ilgilidir. Pozitif/olumlu insan yapısının da göstergesidir bana göre.. Sürekli şikayet eden insanlar bu tanıma uymazlar ve kolay kolay mutlu ol/a/mazlar. Çünkü her çözüme (!) mutlaka bir sorun bulurlar..
Sevgi daha geneldir..
Tek bir kimseye duyulan ve kesinlikle bencil olan AŞKtır...
Pax Amarna
11.01.2023 - 15:50İLK AŞK MEKTUBU
Mezopotamya’nın Niffer Vadisi’nde 1889 - 1900 yılları arasında , Philadelphia Üniversitesi profesörlerinden Hermann VolrathHilprecht, bir kazı yaptı. Bu kazı sırasında pek çok taş levha bulundu ve levhalar o zamanki toprak sahibi olan Osmanlı İmparatorluğu'na teslim edildi. Uzun yıllar sonra sırları çözülen bu çivi yazılı taşların biri, herkesi hayrete düşürdü. Çünkü bu taş levha, "dünyanın ilk aşk mektubu" olarak tarihe geçti . Hem de Sümer Medeniyeti’nin en büyük kral ve kraliçesinin aşkını anlatan bir mektup…
Bu aşkın hikayesine gelince:
Milattan önce 2.300 – 2.500 yılları arasında Mezopotamya’da yaşayan ve şahane bir güzelliğe sahip olan Enlil adında Sümerli bir rahibe, Kral Su-Sin’e aşıktı. Sümerlilerin yeni yıl bayramında, tesadüfen kralın gözüne çarparak onunla evlenmeye muvaffak oldu. Evlendiği gün de aşk ateşi ile sevgilisi krala bir şiir yazdı.
Gerçek sevginin sembolü olan şiir, sarayda o kadar beğenildi ki, daha sonra o devrin en ünlü musiki üstadları tarafından bestelendi ve kısa zamanda halk arasına kadar yayılarak ebedileşti…
4.500 yıl önce çivi yazısıyla yazılan dünyanın ilk aşk mektubu, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunuyor.
Aşkını taşlara kazıtan güzel rahibe Enlil, mektubunda şöyle yazıyor:
”Güveyi, kalbimin sevgilisi,
senin güzelliğin fazladır, bal gibi tatlı
beni büyüledin,
senin önünde titreyerek durayım,
güveyi, seni okşayayım,
benim kıymetli okşayışım baldan hoştur,
bağışla bana okşayışlarını,
benim beyim tanrım,
benim beyim baygınlığım,
Enlil’in kalbini memnun eden Su-Sin’im,
bağışla bana okşayışlarını.”
(Amarna, şarkın çok güzelmiş, teşekkürler)
nasılsın
11.01.2023 - 09:21Geveze suskunluklardan geliyorum. Dalga dalga büyüyen kelimelerden kentler kuruyorum.. Ne söylesem, ne kadar anlatsam az gelir. Beni, ben söylemeden de duy istiyorum...
İçimi dinliyoRuhum...
Sen nasılsın?
Pax Amarna
10.01.2023 - 18:20Sevgili Amarna,
Senin güzel yüreğinden dökülen, güzel sözlerin ruhumu okşadı adeta. Teşekkür ederim..
Aynı hislerle sana yaklaştığımı, her paylaşımını ilgiyle takip ettiğimi bilmeni isterim.
Saygı ve sevgi karşılıklı... Senin de nezaketin, duruşun, birikimin ve bunu sunma biçimin çok kıymetli.. Artsın, eksilmesin motivasyonun..
Biz, birbirimizi anlıyoruz :))
Sevgiler... :)
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
10.01.2023 - 18:05Sevgili Elif,
Sesine, dost yüreğine sağlık..
Kocaman gülümsedim, çok mutlu oldum.. :))
Ve kocaman sarıldım dost yürekli kadın..
Pax Amarna
10.01.2023 - 13:14Merhabalar :))
Güneşin hiç batmadığı, göndermelerin asla gölgede kalmadığı, kardan heykelin cinsiyetinin olmadığı tüm kardeş topraklara selamlar...
Amarna, sana sabah çektiğim kor kızılı göndereyim :))
Birine Seslenin
10.01.2023 - 08:00Hangi güzelliği özlesem, suskunum sana
Yürek boşluğunda bir of kadar suskun
Özlüyorum seni, masmavi
Koşuyorum sana, bembeyaz
Ve kahroluyorum bir anda, kapkara
Ah oluyorum
Of oluyorum
Ve susuyorum...
Oysa haykırabilsem
Işık yumağı bir pınar olur soluğum...
Adnan Yücel
serbest kürsü
10.01.2023 - 00:39Mezopotamya’yım ben;
Damarlarım su ve nehir,
Hayatım kavga, mevzum kan,
Dilim edebi, sözüm ebedi.
Her zaman bir şairin, bir vakanüvisin sözünden çok
Gılgamış’ın dudaklarında bir zaman,
Kadim nehrin kenarında
Nemrud’un zihninde,
Yunus’un ruhunda,
Tufan ülkesinde İbrahim’in yüreğinde.
Açın mukaddes kitapların sayfalarını,
Açın yaşayan ruhların kapısını,
Oralardayım ben,
Orada yankılanıyor sesim.
Dinleyin beni,
Güneşten ve felaketlerden kavrulan toprağın sesini dinleyin.
Tohumum, doğumum, açan tomurcuğum, saadetim,
Arzuyum, sevdayım, hepsiyim ben.
Ateşim, yangınım, yıkılışım, nefretim, düşmanlığım,
Hepsiyim ben.
Bütün köklerimde, yanık toprağın bütün derinliklerinde,
Her şey benimle başlar, benimle söner her şey.
Gün vardı, hasretim bir damla yağmur,
Serin bir gün, gür bir ses, berrak bir avaz,
Görkemli buğday başakları, arpanın, darının.
Hasretim, dut ağacının yaprağında bir damla su.
Palmiye ağaçlarında, rüzgârsız hurma ağacında, sessiz.
Harabelerde ot bitmiyor,
Telli turnalar ötmüyor, leylekler yuvasız,
Geceler kara, günler ağır;
Yanık toprağın sesine kulak verin,
Çığlık, göğsümde ölüm kılıcı gibi yangın;
Paslı mızraklar, kılıçlar, hançer ve oklar,
Hepsi yüreğime saplı.
Ve ben sessiz, mezarsız, başucumda taş yok.
Nerede Semiramis bahçeleri, Sanherip bağları nerede?
Sargon’un sarayları, Sardanapal sokakları, Nabopolasar burçları
Nerede Nabukadnezar yazlıkları,
Nerede İskender’in kanalları?
Kulak verin Fırat’ın ağıdına, haykırışına Dicle’nin…
Ben ağıdım, havar, havar.
Sesim ben, devir ve devranlardan
Harabelerden yükselen yankıyım ben.
Toprağın öfkesi, kanın intikamı,
Zamanın hükmü, dönemin fermanı,
Dünün, bugünün adıyım ben,
Dağlar ülkesinde,
Çöl ülkesinde, nehirlerin ülkesinde,
Dengbêj’lerin kelamıyla sonsuza kadar yaşayan.
Mehmed Uzun
Pax Amarna
09.01.2023 - 23:52"Mektuba, kuş diyorlar
Nasıl taşır peki bir kuş,
BİN uçak dolusu sevgimi benim? "
Mektuplar edebiyatın, şiir kadar, roman kadar önemli yapı taşlarıdır bana göre.. Yazmayı da, almayı da çok severim.. Uzun uzun, satır satır, sayfa sayfa.. Eli değsin, gözü değsin, ruhu değsin insanın onlara.. Uçak yapıp gönderelim t/ızaklara...
Pax Amarna
09.01.2023 - 22:27Zeki adamın hali başka :)))
Makedonya'dan esinlendiğim doğrudur, ama asla nisbet olsun diye değil, zenginlik olsun diye :)
Pax Amarna
09.01.2023 - 22:16İyi akşamlar arkadaşlar :))
Mezopotamya, bazı kaynaklarda medeniyetlerin beşiği olarak adlandırılır. Verimli toprakları ve uygun iklim şartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yerleşmeye sahne olmuş ve birçok istilaya uğramıştır. Bilinen ilk okur-yazar toplulukların yaşadığı bölgede birçok medeniyet gelişmiştir. Mezopotamya Sümer, Babil, Asur, Akad ve Elam gibi en eski ve büyük medeniyetlerin doğduğu ve geliştiği yerdir.
Mezopotamya Dicle ve Fırat nehirleri arasında yer alır. Bu isim geniş anlamda, Dicle ve Fırat nehirlerinin vadileri ile bu iki nehrin arasında kalan topraklar için kullanılmaktadır.
Nehirlerin oluşturduğu dar toprak şeridinin iki yanı çöldür. Dicle ve Fırat'ın sürükleyip getirdiği topraklar Mezopotamya'nın güneyinin çok verimli olmasına sebebiyet vermiştir. Dümdüz uzanan ova, Mezopotamya'nın kuzeyinde oldukça bereketli ve daha ılıman iklimli bir yaylaya dönüşür.
Pek çok "İLK"e ev sahipliği yapmıştır..
Mezopotamya... Medeniyetlerin beşiği...
Mezopotamya... Halkların kardeşliği...
nasılsın
09.01.2023 - 21:13Zıtlıklar aleminde dolanıyoRuhum..
Siyahın içindeki beyaz nokta gibiyim...
Sen nasılsın?
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
09.01.2023 - 20:12Hepsinin gelmesini bekleme;
Bir kişi gelmeyecek.
Sen alışmayasın diye,
Korkmayasın diye,
Düşünesin diye...
Kendine yetmen için
Herkesin kendinden kaçacağı yerlerde
Sen kaçmayasın diye.
Gelenler gitmeyecekmiş gibi..
Doğumlarda ölümlerde
Duyasın diye.
Bildiğini bildirmek için
Bilmemeyi öğrenmelisin.
Tam kalasın diye.
Hepsinin gelmesini bekleme,
Sen var olasın diye.
Bir kişi gelmeyecek,
Sen, bir olasın diye.
Özdemir Asaf
Ve sonra farkettim ki
09.01.2023 - 20:04Sen, benim başıma gelen en güzel şey
Anlamı yok, anlamsız, sen yoksan her şey
Beni yine sev, beni yeniden sev
Sensiz bu dünya, gözümde hiçbir şey
Birine Seslenin
08.01.2023 - 23:30Hangi şiire başlasam suskunum sana
Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun
Güneşte kavrulan bir kum tanesi
Çatlayan dudaklarım oluyor her gece
Yağmura suskun, yaşamaya suskun
Haykırabilsem,
Belki bir nehir köpürebilir sesimde
Silinebilir kuraklığın bütün izleri
Upuzun çöller vadileşebilir içimde...
Adnan Yücel
serbest kürsü
08.01.2023 - 22:53Ahmet İhsan Bey :))
Uzun araç :))))
Kahkaha attım, çok yaşayın ;)))
Pax Amarna
08.01.2023 - 22:49Sevgili Amarna,
Kısacık (!) paylaşımını okudum, farklı bakış açılarıyla arkadaşlık /ahlak kavramlarını karşılaştırıyor.
Ahlak ; herkese eşit davranmayı gerektirir,
Arkadaşlık ; o değerde gördüğün insanlara ayrıcalıklı davranınca anlamlıdır.
Ahlaki olarak tüm insanlara saygı duyuyorum.
Ama temel olarak, değer verdiğim, önemsediğim, bir şeyler paylaştığım insanları seviyorum. Onlara, arkadaşım /dostum diyorum..
Güzel bir paylaşımdı, teşekkürler..
Ama benim için en can alıcı cümle şu ;
"Biriyle olan ilişkinizin sizi hiçbir şekilde değiştirmeyeceğini hissettiğinizde o ilişki biter..."
Bana bir şey katmayan, beni çoğaltmayan, aksine beni eksilten insanlardan uzak durmayı öğrendim..
Sevgiler :))
serbest kürsü
08.01.2023 - 22:22Ben gidip Amarna'nın verdiği ödevi okuyayım :))
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
08.01.2023 - 22:19Özledim seni, bana bir şarkı söyle Elif CAN :))
serbest kürsü
08.01.2023 - 22:17"Azrail de bir melek" evet..
Ama bizim aileden değil o çok şükür :))
serbest kürsü
08.01.2023 - 21:54İspiyonlamak mı, aslaaa...
O antolojinin suçu tamamen...
serbest kürsü
08.01.2023 - 21:47"Bizim beynimizi ütülemek yetmedi demi gidip çamaşırları ütüleyecek bir de :))) harbi bi ara tırstım şiir okuyacak diye"
Ha haa haaa :))
Çok ayıp :))
serbest kürsü
08.01.2023 - 21:34Eskiden Telekom uyandırma servisi vardı, bilen var mı? Uyandırılmak istediğin saati bildiriyordun, onlar sen telefonu açana kadar çaldırıyordu:)) sonra bant kaydı konuşuyordu ;))
Aklıma geldi Maria :))
Sen ara bence ;)
serbest kürsü
08.01.2023 - 21:28Balkanlardan gelen "güzel ses dalgası" ülkemize giriş yaptı... Hayırlı olsun ;)
Toplam 849 mesaj bulundu