Neyzenin berduşluğunu yaşıyorum yaşamadığımı sanarak,
Bir elimde Hayyamdan şarap, diğerinde harap bir resim tutuyorum aslında olmayan…
Şarap içmem, içemeyeceğimden değil ama! Kafasına estikçe uğrayan tiksintinin kendisi hâlinden…
Her ne kadar içmesem de bu ânlarıma yakışacak tek içki o, şarap!
Siyah bir şişede, beyaz olanından…
Zaten yürek kan hıçkırıyor, bir de o olsun istemedim kırmızı olanından…
Susarsan,
bende konuşamam.
Gidersen,
duramam buralarda.
Dönmezsen,
dönmem geri!
Kür Şad adını duyunca, sonrasında gelecek sözcükleri merakla beklemektir ve pür dikkat...
Aslında, yalnızca Kür Şad'ı duymanın dâhi bu dünyaya yetmesidir.
Ata ruhlarını sadece dilde değil, gönülde de şad etmektir.
'Ah' çekmektir Turan için;
Ama 'Vah' etmemektir gerektiğinde. Bunun için adımları sağlam atmak gereklidir;
'Zehirsizdir' diyerek yılana, 'Zararsızdır' diyerek yalana esenlikler dilememektir.
Ben bitmişim,
Elim bitmiş;
Ama okeyim de yok
ki olsa neye yarar?
Sıra yanımdakinde…
Ya bitiyorsa eli çektiği taşla?
Şiirlere gömeceğim bütün dertleri;
Kalemimle yıkacağım dünyayı, kötülükleri,
Senide gömeceğim 'Kahpenin Kaderi'
Ve sağ kalırsam kendimi!
Bedenimin ölümle birleştiği yerde Umut filizlensin ve doğup dünyayı yeni baştan kursun diye...
Ucu bitmeye ve her ânlar kırılmaya müsait bir kalem var elimde...
Bir yandan karalarken bu beyazı, bir yandan da düşünüyorum 'Acaba nazik mi davransam kalemime? ' diye...
Göz göre göre yeni başlamışken bitirememek, herhangi bir sözünün yahut bir kelimesinin ya da bir işaretinin eksik kalması demek yazının...
Yazanın zaten eksik...
Bir dert de çıkmasın yazıya...
Şuan, burada ihtiyacım var ona...
Kör gözle görenlerin havası var dışarıda; ince bir kazakla dolaştığında üşüten, kazağı yalnızlıktan kurtardığında ısıtmayan; ama üşütmeyen bir hava...
'Ben, Sen, O' üçlemesinin başındakini çıkardığında, geride kalanların hissedemeyeceği bir koku hakim sakin görünen; ama sakinliği 'Sen ve O'nun' hislerinde kalan; huzurunu ve ondan daha çok olan acısını hiç üşenmeden bana anlatan bir hava...
Neden bana anlatıyor ya da neden sadece ben anlayabiliyorum muamma; ...
Değil tabii ki...
Kayan yıldızlara bakıp dilek tutan, gökyüzünün bir köşesinde, saklı ve ya değil, solgun ya da canlı; ama hüzünlü, belki de en hüzünlü köşesinde sırtını bulutlara, karaya bürünmüş bulutlara dayayıp kayan, onu terkeden aşkına ağlayan o yıldızı ben görebiliyorum ve çok çok anlayabiliyorum. Derde ortak olmamın, yıldızlarla ağlamamın sebebi bu...
Mutlu muyum bu yüzden?
Ferman verdim bu gece tabiata:
Ay, aşkım için doğacak;
Rüzgar, hasretimi fısıldayacak sana
Ve yağmur gözyaşlarımı sunacak...
Orçun~
00.46
46 dakika geçti bugüne başlayalı...
Tesadüf desem, sadece kelime olarak var, hani '46'lı' derler ya gülümseyerek...
Bende katılalı çok oldu o kervana...
Hasretinden...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!