Her bir zeytin tanesinden doğarız yine,
İncir gibi içiçe, nar gibi birleşik ve tane tane.
Doğarız yine madenlerden yeniden doğarız,
Ve bize emanet eder son nefesini, ağaca sarılan nine.
Barbarlara karşı cesurca dövüştüler.
Tarçın gibisin,
Tüm tatlılara tat veren.
Muhallebi, sütlaç, elmalı turta.
Tatlı yedirir, tatlı konuşturursun.
Karanfil gibisin,
Bana kaç kere kaç kere
“Yeter artık sevme beni” dedin.
Bilmiyor muyum sandın, içine dökerdin
Gözyaşlarını. Beni korumaktı bütün derdin
Lanetli mazinden.
Bir Ceset, Delik Ayakkabı ve Gördüğümüz Yer
Senin gördüğün gibi gördüm ben de,
Senin gördüğün gibi uzaktan,
Beyaz örtüyü, delik ayakkabıyı,
Hayır sevgilim hayır, Peter değilim,
Başka iklimlerde atmada kalbim....
Örneğin, Malezya’daydı, dün zihnim....
Göğsümdeymiş gibi görünse de kalbim,
Hayır sevgilim hayır, buraya ait değilim....
İki Nemrut tanıdım ben, biri sensiz biri senlen....
Gerçek değillermiş de resmeder gibi düşlerimi,
İşte bak uzanıyor eteklerde dağ köyleri....
Ve dolanıyor, hiç bitmezce, o çamurlu patika....
Kendime gönderdiğim mektup
Neden sana gitti?
Senin kendine gönderdiğin mektup
Neden bana geliyor?
Neden seni ve beni aynı adla
Çağırıyor aynı olan, aynı adlı arkadaşlarımız?
-Leoncavallo´nun ´Il Pagliacci´ adli opera yapıtından esinlenerek-
Yalnız güldürmesini bilirim ben, bu gelir elimden...
Dahası, yalnız başkasını, yalnız başkasını...
Yalnız güldürmesini bilirim ben, işim bu benim...
-Sanadır bu şiir, ey minik çocuk-
Kesildi elektrik, sen mumları yak!
Uzaklardan dedem benim her an gelebilir,
Keman çalar, testi kırar sofrada,
Senin patlatan
Ve aynı zamanda
Rahatlatan
Anaçlığın
Hangi canlıda
Vardır!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!