Kara talihim sen gülme yüzüme her şey kararır
Goncalar büzülür
Solar mevsimler zamansız
An kendine mahkûm
Gün doğumu batışıyla eşitlenir
Al beni götür be rüzgâr
Zaten mevsim sonbahar
Ne sevgiye doymuşum
Ne aşkı yaşamışım
Doyasıya
Farzetsem ki bir gece yarısı
Yahut güneşli bir sabah
Ya nefesinle dolu bir uykuya dalmak üzereyim
Yahut tebessümlerinle uyanmak
Gülümsemişim
Bu gün doğum günümmüş, unutmuşum
Ne yıldızlar farklı göz kırptı
Ne mehtap gülümsedi
Dün yansıdı aynalardan, belki yarın
Boş ver be şair
Kutlaması mı olurmuş son baharın
Dostluğu yazdığımız yer yüreğimizdir
Çeliktir her harfi, eğilmez, bükülmez, paslanamaz
Hep iyilik dileriz, iyilik isteriz
Dayanırız her acıya, yangına
Lakin dostluğumuzu hiçbir ateş yakamaz
Gece mavisini yazıyorum avuçlarıma
Kırılmış bir cam hayallerim
Ayrık otlarının bürüdüğü bir gökyüzünde
Tek bir güneş var
Her şafak yeniden yakıyorum kızıl dudaklarını
Günaydın, uykuya hazırlanan yıldızlar
Kuş seslerini kimsesizliğine eşlik eden gece, günaydın
Ufkuma serpilen mavilik, günaydın.
Günaydın hayalleri koynuna yerleştirmeye çalışan ay
Ve ona erişmek için çırpınan yakamozlar, günaydın.
Sen yoksun
Ne dün gece geç vakit vardın ne bu sabah
Ne de saatin on beş dediği yerde
Hâlâ yoksun.
Çatlamış topraklar gibi hissediyorum kendimi
Sensizlikten kurumuş yapraklar
Yalnızlığı avuçlarında
Sonbaharın yorgunluğu ruhunda
Hışırtılar vardı
Sararıp
Dökülen yapraklarda
Hülyalarım
Şöyle dolaşsak seninle
Kalabalığın biraz dışında
El ele tutsak
Yürüsek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!