Gemilerimi yaktın giderken,
Ben de bu şehri.
Bu şehir bana dar,
Bu şehir yangın yeri.
Baharlarımı çalan,
Gözleri nisan yarim.
Nerede ne zaman bir acı yükselse içimde, feryat figan
Bodoslama düşerim acıların içine, dağılır hançerem
Ak koyun kara koyun sayarım, gidişlerin sınır boylarında
Göz bulutlarımdan hüzün sağarım yüreğin hasret tellerine
Ne zaman üşüse düşlerim senin yokluğuna, kor olurum
Kendimi yakarım, umudu aş ederim kayıp kavgalarıma
Sekiz enikler it, nisbeti sanki koyuna.
Tek tek kuzular koyun, ol bir hak yoluna.
Kurban der, adak der ihtiyaçta kesersin.
Dağ taş koyun kuzu kaynar, buna ne dersin?
Abdesti olmadı ki, kurban edesin.
Üşürüm,
Sen İstanbul ört üstüme,
Gözlerin yağmur olsun.
Ben çiçeğe dönen toprağım,
Yağmur dağıtır kara bulutlarımı.
Belki de önünden tren geçer,
Sen, bakar hemen görürsün.
Aldığın dersi çalıştıysan eğer,
Onun tren olduğunu bilirsin.
........................................Bu çok güzeldir işte!
Bir kadehin peşinde ne koşanlar var
Bir nefes bade için adını satanlar var
Nokta kadar menfaat için kapılarda yatanlar var
Çivisi çıkmış bu dünyanın sen neyine bakıyon?
Zürriyet on para kumbaradan çıkıyor
MASUMLARDA YANAR
İnsanlar savaşlarını
Ve
Acılarını,
Kendi içinde yaşar,
Amaç insan içindir, boşa yoz mal yaşarmış,
Rehberi Kâmil olan, sarp yolları aşarmış,
Kılavuzu kargaysa, düz yolda da şaşarmış,
Abur cubur doluysa, tas damlayla taşarmış..
Bazen düşünür gibi, mırın kırın söyleyen,
MEDENİ HAZIMSIZLIK SODA İLE GEÇMİYOR
Kent(leş) mek,
Kent li(leş) mek,
Senin olmayacak rüyan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!