Olursan hayattan sende emekli
Toplar tası tarağı gidersin bir gün
Azalır günbegün aşında kaşık
Unutmuş elinde cebin emekli
Oturduğun yer kiralık konak
Akşamları yorgunluğumuzu taşırdık toprak evlere
En sıcağından söyleşimizi kurar
Bir demli çayın gülümsemesindeki
Yarenlik bir karanfil gibi açardı
Göz bebeğimizde emmioğlu
Nedir bu hal erik ağacı
Veryansın etmişsin çiçekleri
Bu ne hava ne bu çalım
Azıya vermişsin gemi
Anlar gibi oluyorum
Açıldım dalgaların sırtıyla
Özlemdi sözcüklerime örttüğüm
Uzaklara gitsem de
Kendimdi en yakın kıyı
Tenimden sıyrıldı deniz yosunu
Yağmur altında koşuşan
Karıncalar kadar soluk soluğa
Savunsam da yaşamı
Ruhum yalanlarla yaşıyor çocuğum
Gözlerimi kuşatan
Ey sahipsiz kimliğim
Uçurumda bir volkandır beden
İçimde toz duman
Savrulur gökyüzünden küllerim
Kaçıncı boranda eşikte kalışım
Kavruk künyeme
Vurulmuş ayrık yafta
Nasıl yaşayacaksın
Tavandan vuran hınçla
Közlenmiş acılar diyarında
Ey gökkube bu ne itiraz
Gözlerin top mermisi yivi
Vücudun şev yelkeni olmuş
Tümden görüş alanı içindeyiz
Afrika' da fil kasırgası mı bizi sarsan
Bu haklı haykırış sürdükçe
Yıldırmaz ölenlere ağlamak
Gülmemek hergün aynı tonda
Bıktırır insanı
Kalırsan
Ana kundağım kıraç yüzüm
Çocukluğumun kar fırtınası
Gençliğimin aşk platosu
Ardahan, Kars bulvarı
Sırtıma kont vurduğum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!