Duyuyor musun bre sefil
Bre tutsak basitliklere
Aklı dizlerinde
Öküzün boynuzlarında
Dönen tumturak
Şiir ki ömrüme bedel durur içimde
Sardunyalar gelincikler nergisler halaya durmuş
Haykırırlar bakirliklerini dağlara
Şehrin içi kadar dışında ki ışıklar da
Yüzüme vurur gün görmemiş
Adam yağmur ekti fırtına gecesine
Ekmek hüzünlenirken
Her vakit sofrasında
Kadın siyah yaşmağına çocuğu beledi
Beşiklerin resitalinde uyurken davulsuz köy
Kahreden bahtına mı
Terkedilmiş yazgına mı yansam
Sekiz ay kutup iklimine teslim
Köyler duldasında oturmuş dağların
Baharda mor menekşelidir dağların
Varlığımız yokluğumuz
Umrunda değil dünyanın
Ölüp gittiğimizde suratı bile
Buruşmaz zamanın
Hiç önemseme kendini
Çiçek gibi soldurdular
Bebekleri kuzgunlar
Kan sızıyor kundaklarına
Asma bahçelerine babilin
Haraç mezat fistanlı kadınlar
İnan ki nokta koymadan seviyorum
Yılkıdan kopmuş bir deli tay
Gibi yüreğimiz
İnanmıyorum artık
Zırhı dökülmüş aynaların yalanlarına
Kılcal hatlarım zemheriye vurdu
Muştuladı serçeler baharın kokusunu
Anlaşılmadı ım kara göç sevda sofrası
Ektiğini biçiyor herkes heybesine
Kimine göre ben terk edilmiş çorak arazi
Siyah tenin ak gözü
Onlarca madenciyi grizuya verdiğim
Dalgalar köpüğünde kulaç attığım
Kara kirpikler
Yalın yılkı soluk aldığım
Bir sel kopsa
İçimdeki dağdan
Katsa önüne dünü bugünü
Ayıklansa kor kıvılcım
Vardiya çıkışında işçiler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!