Abidin AYDIN’A
Gül pembe gülüşler ıralı
kasvetli geceler güneş vuran
geçerken kuytu vadilerin
yırtmaçlı uçurumunda
kar yağmış saçlarına gül damalardı
Boyutsuz bir alemin şavkında
Gölgemi arıyorum suçsuz ve serin
Bin gözlü bakışlarında acımasız
Eriyip gidiyorum içimdeki devin
Ellerim hani ayaklarım
Hergün yağmalanan sevincimiz kurudu galiba
Dışıma yağan bir dolu olmalıyım
Sonunu istemiyorum sessizliğin
Yokluğu istemiyorum bu akşam
Uçtu gök eteğim kav kıvılcım
Bir çay içim kamelya
Koyaklarda düş kondu bakışlarım
Çarmığa gerilmiş Evren’in salıncağı
Dur! Şair hava kurşuni
Deniz
Irmakların gizlice yıkandığı
Kanımın alyuvarlarını ayarttığı
Akyuvarlarıma kromozom ektiği
Gökyüzünün mavi atlası
Türkçem duru ırmak
Yundum kırlarında kelebeklerce
Işığa akan sözlerinde
Çakıllar yosunlar çimenler getirdin
Türkçem duru ırmak
Ekmek okşarken ellerimi
Kırlarda mahsun, çayırlarda ırgat
Nasırlı ellerle bilek bileğe
Kaç ömür geçti tırpanlarken
Kekik kokulu yaylalarda
Zifiri bir hüzün yaprağının
Kıvrılışı gibi çekip gittin
Büyütemedim seni
Özlemlerin pişerken sokaklarımda
Terkettin beni bir bahar akşamı
Sürmüşler gümüş kurşunları alnımıza ışık ışık
Öpülesi nar tanecikleri saçıyor ardınca
Geçer belli belirsiz kuşku yüreğimizde
Kısrak bakarız dönümsüz zamanlara
Ateşi sezmek kolay tenimizde
Gurbete çıkar emekçi
Omzunda bir parça güneş
Ve ağznıda dere taşları
Ekmek yerine
Asfalt ışır midesinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!