televizyon yok
internet yok
yüzüne bıktıklarım yok
sesinden iğrendiklerim yok
köpek sesleriyle uyuyorum
Son dönemece gelmeden durdum. Köy dilinde onun adı Bükme'ydi ve dönünce köy görünecekti.
Vakit akşam üzeriydi ve ormanın gölgesi yola düşüyordu. Motorlu kara atımdan inip kurumuş otlar üstüne oturdum.
Susamıştım ama su yoktu. Şehirden gelirken marketten aldığım soğuk birayı açtım. Onu gördüm sonra. Aynı yerdeydi. Ayaktaydı ama Akdeniz'den esen sıcak güz yeliyle usul usul sallanmaktaydı.
merhaba dedim
merhaba dedi
amca kızı haram değil
amca oğluna
hala kızı
teyze kızı
dayı kızı
akraba kızı haram değil
“Senin kadar iyi olamadım baba! ”
kimse, kimse kadar olamaz
ne iyi, ne kötü
kendin kadar iyi ol
ayvalar çiçek açtı, dalları balkonunda
az ötede erik, kiraz, kayısı ağacı
ötesinde de apartmanın ışıyan camları
şehir burası
dağlarda değilsin ama
say ki onun kopyası
kestim seni ormandan
getirdim ev yanına
kıydım doğradım acımadan
taşıdım ocaklığa
yandın alev alev
kor oldun sonra
*
yeraltı denizi taştı
madeni seller bastı
on sekiz garip insan
sular altında kaldı
şimdi gençsin
bedenin genç ruhun genç
ama zaman akıp gidecek
eğriler büğrüler çizecek
sen de yaşlanacaksın bir gün
aynı ben gibi
el verdik, tokalaştık
iki dost gibi
“merhaba” dedim
gülümsedim
“merhaba” dedin sen de
gülümsedin
“Borç almıştım bir kızdan; unutmuşum, çıkmış aklımdan.”
yıllar sonra bir sabah
taşlı çakıllı yolda
karşılaştık onunla
sarı sarıydı saçları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!