şu ötesi yok mu
üstünde yürüdüğüm köprünün...
altımda gümbürdeyen suya
mürekkep damlatsam
köpük oluyor
sanki baloncuk sabun...
bir koştum
kucakladım gökyüzünü
ağzı açık bir yıldızla öpüştüm sonra
başı döndü dünyanın!..
birdenbire yer değiştirdi şehirler
öküzgötü!..
çocukluğumda başka bir adı olduğunu bilmiyordum; hep öküzgötü’ydü dallarına uzanıp uzanıp yediğimiz kırmızı boncuklar!.çekirdeğinin düştüğü yerde büyüyen, baharda beyaz çiçekler açan, dikenli bir kır bitkisiydi bu!..öylesine güzeldi ki çiçekli hali; insanın kucaklayısı gelirdi!..hatta, çiçekli bir dalını koparıp sevgiliye veresi!..ne yazıkki çocukluğumuzun aşkları öyle temizdi ki; dikenli bir dalı sevgiliye uzatmayı hiç düşünmemiştik!..ancak oyunlar oynamayı akıl etmiştik sevgiliyle!..en çok da lades oyunu oynuyorduk; yenilen kişinin öpmesi üzerine!..😀nedense hep ben oluyordum yenilen ve öpmek zorunda kalıyordum sevgiliyi!..olsundu; sonuçta çocuktuk ve tertemizdik daha!..
Of yaaa!..bir öküzgötü dedim, uçup gittim çocuk zamanlara!..ne güzeldi o yıllar gerçekten!.en azından benim çocukluğumu yaşadığım yıllar!..yarım asırdan fazla zaman geçmiş aradan!..doğanın, yokluğun, yoksunluğun hamurunu mayaladığım zaman teknesi!..içinde kabaran ruhum!..hayatımı şekillendiren algılar, bilgiler, duygular, duyumlar...işte buradayım!..
kuşlar da ne!.
dün, buranın pazarıydı. gerçi pazar, her yerin pazarıdır; gün Pazar olunca!.yani Cumartesi ertesi olan Pazar!.aha işte gelmişiz Pazar gününe!..hepinize hayırlı olsun Pazar gününüz!..e yani, hep Cuma günleri için mi söylenecek bu hayırlı olsun cümlesi!..öteki günler, gün değil mi?bu ayrım niyedir!. zaman dilimleri aynı olan günleri birbirinden üstün kılan akla şaşayım!..
konuyu atladım, geleyim dünkü pazara!..fiyatlar gerçekten uçmuş!.uçan fiyatlara binip gidemiyor pazardaki şeyler!..çünkü; millet alamıyor onları!.bana gelince; alıp kaçtıklarımla dolmayan pazar çantamın karnı aç kalıyor!.bu gidişle çantasız gideceğim pazar yerine!.açıkçası ölmüş olacak çantam da!.
Kuyruk
Kuyruk sözcüğünün akılda yaptığı çağrışımlar nedir sizce?Bir yığın kuyruk taşıyan hayvanla,bir yığın deyim sanırım.Kuyruk sallamak,kuyruk kıvırmak,
kuyruk yolmak,kuyruk bulamak,kuyruk taramak,
kuyruğunu kısmak,kuyruğuna basmak,kuyruk takınmak...Deyimler sözlüğünde yer alanlardan bazıları bunlar.Bunların anlamını az buçuk biliyoruz hepimiz.
Beni şimdilik ilgilendireni ise sonuncusu.Yani kuyruk takınmak!Neden mi?
aylardan Ağustos, aylardan Ağustos’un ilk günü!.hani sıradan bir gün diyeceğim ama, değil!.çünkü; devlet babanın bana layık gördüğü zamlı üç aylık maaşımı alacağım bankadan!.sabahın erken saatinde dikildim bankanın önüne!.yalnız değilim ama, başkaları da var. demek ki onlar da emekli benim gibi!.anlaşılan hiç uyumamışız, zamlı maaşımızı alacağız diye bu gece!.sabahı bekleyip, yollanmışız bankaya!.
neyse, banka kapısı açıldı, sırayla işlem fişi almaya başladık, makineden!..yahu ne akıllı makineler var bu memlekette!.insan aklı
ile dalga geçiyorlar billahi!.makinenin ağzına sokuyorsun bankamatiğini, tık diye düşüyor sıra fişin!..😀öyle kafa kağıdındaki numaranı falan yazmak yok yani!.e yani, yaşlı insanlarız biz, numaramızı ezberleyememiş olabiliriz de mi!.işte bu makine sayesinde, biraz daha aptal yerine konulmuş olarak, elimize aldığımız sıra fişi ile banka içindeki oturma yerlerinde oturup, bekliyoruz sıramızı...
beklemek kadar can sıkıcı bir şey yok!.derken, dan dan sesi ile birlikte numaran düşüyor ekrana!.kalkıp gidiyorsun, seni çağıran vezneci banka memurunun yanına...
iki gündür bankadayız!..maaş alma meselesi yüzünden!.yani maaşımızı ancak iki günde alabildik!.ilk gün benim maaşımın yarısına yakınnıı verdiler, bu kadar dediler!.sebep, para yok, bitmiş!.eşim ise eli boş döndü!.yaylandık eve!.
lakin yaylanana kadar ne çok bekledik, bir bilseniz; tam iki saat!..boşuna beklemişiz!.bu arada öğrendiğimiz şeyler de oldu elbette!.
mesela; bankanın da fakir olabileceğini!.
mesela; gişede çalışan kişinin bir işlemi yarım saatte bitirdiğini (acemi herhalde)
mesela; sabretmenin doruğuna çıkmada çok becerikli olduğumuzu!..
şu ufacık evimin içinde dön babam, dön!.bu odadan öteki odaya; öteki odadan bu odaya!.hem de eşiklerden atlaya atlaya!..bir yazımda, eşiksiz bir evde yaşamak istiyorum demiştim ya; gerçekten istiyorum o evi!.lakin ne istediysem, olmadı birader!.sanırım ya yürekten istememişim ya da çok dua etmemişim!.daha dahası elime geçen parayı biriktirememişim!..nasıl biriktireyim ki yani!.aç mı kalayım, çıplak mı gezeyim beh!.dedim de; bu günlerde iki tane moda yaratılsın istiyorum!..birisi “çıplaklık” modası, öteki “bak bak doy” modası!..
bu modalar çıktığında, para biriktirip istediğim evi alabilirim, he valla!.
ah benim uçarı, kuş akıllı kafam!.söyle bana, şimdi sana nasıl kızmam!..çünkü; asıl anlatmak istediğim şey başkaydı!..sana ne kimin çok giyinmişliği, sana ne kimin midesinin şiştiği; ne anlatmak istiyorsan, onu anlat e mi!.
kapı çaktın sapı yok
bina diktin katı yok
camideki hocanın
benden yana lafı yok!..
yola taşı dizdirdin
bina diktim, elli kat
katlarını bana sat
odaya yatak serdim
gel sevgili sen de yat!.
yola saldım katırı
Tayyibe hanımi yıllar yıllar öncesinden tanırim ..kelimeleri yan yana getirmekteki ustalıği tartışılmaz .
Canım öğretmenim
Günümüz kutlu olsun.Hep güzellikle,sevgiyle ve çocuk yürekleriyle dolu olalım.
Ama ben okumayı özledim...
Öğretmenimi..........