Sözcüklere sığdıramam, üstelik mecalim yok tarife.
Nadanım ben, meğer yürek sesim, ilham olsun arife.
Dünyada eşin de yok, benzerin de adım kadar eminim.
Yemin etsem; “sen dünyasın, dünya sen” boşa gitmez yeminim
Hastayım doktorum, sanma köleyim…
Zamanın aldıysam özür dileyim.
Eyolmazsa yaram, bırak öleyim,
Sallar bana yeter; kızma sen bana.
Yol, yordam bilmem ki, çalmam kapıyı.
Yüreğimde sevdam, alın yazımsın,
Yazalım bir şiir, gel Seydişehir.
Horasan Yurdusun, körpe kuzumsun,
Gözyaşım seninle, bil Seydişehir.
Dünyaya açılan, kapım oldun sen,
Yine geçtim karlı buzlu yollardan,
Tanımadı sokaklarım, el gibi.
Ne bir sohbet, ne bir selam duymadım,
Hızlı hızlı terk eyledim yel gibi.
Damlarından, sarkıyordu buzulu.
Kişi kendi çizermiş, Rab yazarmış bahtını,
Sanma ki sen kazandın, o tacı ve tahtını tahtını...
Gönül, senin için her mevsim bahar,
Kapında karakış yatmaz be gönül.
Çare yok, vaktinde biter sonbahar;
Senin arzuların bitmez be gönül.
Bin ah ile geçer gündüzüm gecem.
Bin dokuz yüz seksen mezunuysanız;
Haydin, bu sene de gelin İzmir’e!
Dostluğu, sevgiyi özlüyorsanız;
Haydin, bu sene de gelin İzmir’e!
Otuz sene önce tanışmıyorduk.
Böyleymiş bir zaman, unuttuk şimdi.
Kokusu sevdanın; gülde bitermiş.
Edepte üslupta bir nizam varmış;
Sohbetler hep tatlı dilde bitermiş.
Dertleri bir imiş, tasaları bir…
Hayallerim uçuk, düşlerim bengi
Kime ne zararım, kime ne kârım...
Gerçek olur bir gün yaşarım belki
Kime ne zararım, kime ne kârım...
Derdimle hemhalim, yazmaktan gayrı.
Doğdu kış ortasında bir kızgın güneş,
Zemheri ayazında, kavurdu bizi.
Kopardı tüm bağları bir büyük telaş,
Hey Hak! Dört bir yana savurdu bizi.
İstemem senin olsun hanlar, hamamlar.
Şunu da söylemeden geçmeyelim Baba olmadan Ana olmuyor:D
Şunu da söylemeden geçmeyelim Baba olmadan Ana olmuyor:D
Şunu da söylemeden geçmeyelim Baba olmadan Ana olmuyor:D