Karşımda deniz...
Alabildiğine engin,
Dalgalar hırçın ve inatçı,
Kıyısında martılar kararsız.
Üstümde gökyüzü...
kasım mıydı,
yoksa ekim mi?
her neyse,
şimdi bilmiyorum...
ilk nerede karşılaştık,
seninle nasıl tanıştık;
kaybetme korkusunu,
bana yaşatmayan o gül kokulu sevgiliye...
...
bazen sebepsiz seversin ya birini,
bir güle tutulur gibi yüreğin,
bir gülü seversin sebepsiz...
kim bilir hangi evresin desin uykunun?
üstüne hafiften çekmişsin örtüyü,
soluna yıkmışsın bütün hayallerini...
sızım sızım sızlarken yüreğin,
ateşler içinde yanar, kavrulurken;
nehirleri hayal eden, umut yorgunu,
kim bilir;
bir akşam üstü serinliğinde,
hırçın bir boğaz havasında
çıkarsın karşıma...
belki; şiirlerimden dizdiğim,
kolyeyi takarım boynuna...
kim bu güzel kadın,
kime bu şiirler...
bu şarkılar, bu türküler.
sabahlara kadar mızrapla savaşın...
hayran olduğun kim diye soruyorlar.
sensin sen..!
kimin bu hüzün...
baharlara küsen kim?
kış sabahlarına uyanan,
anılarıyla savaşan,
içindeki çocuğu susturan kim?
yarına düşman,
kimse bilmez!
nasıl sevdik, nasıl ayrıldık...
gözlerimiz değdi birbirimize,
gözümüz değdi nazar ettik...
nasıl bir bilmece, nasıl işkence?
bizi yakan ateşi sevdik...
kimse bilmez
bir bir gidenleri,
bir tek onlar biliyor,
gökyüzündeki yıldızlar.
kaldırdım mı başımı göğe,
hepsi yerli yerinde.
kimse bilmez kaç kez,
kaç kez öldüm dirildim.
kaç kez doğurdu anam beni yeniden,
kusursuz olmalı diye sana sevdam...
kaç kez sabahladım
memesinde uykusuz anamın...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!