bugün;
bir dalganın hırçınlığı var üzerimde...
denizin enginliği, bir toprağın açlığı,
geçmiş zamanların pişmanlığı,
kaybedilen savaşların;
dinginliği var üzerimde...
bugün dört Kasım,
halâ senden haber yok.
ama benim sana gelmek için,
özlemek gibi bir mazeretiim var...
sana son bir şans daha,
elin gibi tutuyorum,
bugün nasıl doluyum bilsen,
sana kavuşmanın heyecanı içimde.
ellerim tir tir titriyor ve yüreğim, kalbim.
bir kuşun ürkekliği sesimde, öyle tedirgin...
içimde sana kavuşmanın heyecanı,
provasını yapıyorum kelimelerin bir bir.
bugün;
şöyle bir çocukluğumdan yürüdüm geçtim.
gözlerim beni aradı, seni aradı, bizi aradı.
gözlerim cıvıl cıvıl koşuşturan çocukları aradı.
kimse kalmamış,
sokaklar boş, oyunlar sarhoş,
bu huysuz aksi hallerin,
beni sevmediğinden değil biliyorum.
ama bir pencere aralığı kadar bile değil
sevişmelerimiz, bunu da biliyorum.
olsun işte yine de ben senin,
bütün hallerini seviyorum...
bu kadar mı yoruldun,
bu kadar mı nefret,
nedir korkuların yarına,
nedir bu gurur?
sanki yüzyıldır mutluydun,
aşka sevdaya doydun...
Bülbülün davası,
Güle sevdası.
Göğsümüzü kanatan,
Aynı diken yarası.
Kanasın gönül
Bırak kanasın,
bu şehir benim, tam da içindeyim.
bu gece kurduğum düşlerimin,
sen sadece koynunda misafirsin.
biraz sonra terk edip gideceksin,
her geceki terk edişlerin gibi.
nefretle kaçarak uzaklaşacaksın...
bu şehrin her sokağı,
ayrı bir zevk veriyor insana.
hele ki senin sokağın,
adını haykırır gibi o evin...
sanki kapısından penceresinden,
sen taşacakmışsın gibi...
bu sevda, bu yürekten
firar etsin istiyorum...
sisli ormanlarda kaybolsun,
bu yürek, bu aşkı;
taşımasın, bıraksın artık...
gözlerin gelmesin aklıma,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!