Kardeşlerim, daha önce iki kez dünyayı
Dolaştım; Her yerde yolsuzluk yığınlaydı,
Dipsiz derinliklerde araştırdığımda gördüm ki
Kusurun sayısı, erdemin sayısını aştı.
(May’a)
Ateşin baş köşede yer aldığı bir salon, mumlar,
Hep hizmet edilen gece yemekleri, gitarlar,
Kılıçlar, çiçekler, her tür ender tütünler,
"Dünyanın tüm zekasına tercih ederim temiz bir kalbi,
Ve iki ayaklı dostlardan seve seve vaz geçerim,"
Böyle söylüyordu köpeğiyle yaşayan bir beyefendi,
Emeklilik yıllarının tam ortasında.
"Dostum yok ondan başka,
Emsalsiz ve cazip bir bakışınız var ;
Gölün dibinden yansıyan aya benziyorlar,
Islak bir payetin parladığı göz bebekleri,
Tatlı gözlerinizin köşesinde baygın, geziniyorlar.
İkimiz, aşkımızın sırrına sığınalım,
Tatlı ilişkimizi gözlerden saklayalım;
Zira aşk bir çiçektir yalnız yerlerde açar,
O bir kuştur, kıskananların gözünden kaçar.
İkimiz, çayırları süslediği zaman baharın,
İlkbahar, benden ne istiyorsun ? Bu tatlı gülümseme de ne,
Saçlarında bu çiçekler ve bu doğan tomurcuklar ?
Koruluklarda bu iç çeken ses, neyin nesi,
Ya nisanda güneşin bizi okşattığı ışınlar ?
Hatırlıyor musunuz o genç dostu ;
Yumuşak bakışlı, bilge ve hoş duruşlu ?
Heyhat! henüz hayatının baharındaydı,
Kalbi sizin için yaratıldığını anladı.
Hiç yemin olmadı, hiç vaat olmadı:
İlkbahardan hoşlanırım... dolaşırım zevkle ,
Sevinçli kırlarda, serçelerle birlikte ;
Her şeyi seyrederim : zengin çenekleri,
Körpe otları ve altın böcekleri.
Orada, Ninetta, entarisini toplar,
Pencere açık, yağmur yağıyor
İnceden inceye,
Az az ve küçük gürültülerle
Uyuyan serin bahçeye.
Yaprak yaprak uyandırıyor yağmur
Bu da nesi
bütün bunlar
Kim gidiyor buradan
Oraya kadar?
Hop-hop bu taraftan !
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!