Elini başına götürmek istedi çocuk,
Ona rahat vermiyordu bir karasinek .
Keşke derdi yalnız bu olsa,
Çalışmıyordu eli hiçbir durumda.
Zamanın ağırlığı artık yok brenim için ;
Dengeli ve yumuşak bir hamleyle uçup giderken zaman
Hafiften beni okşuyor; isterdim ki her akşam
İlerleyen gün sabahleyin, az önce yeniden başlamış olsun;
Bu da, günün gölgede doğmasından, ölmesinden,
Vadideki göğün ışıl ışıl ya da karanlık olmasından,
Aden ilk güzelliğinde ışıl ışıl parlıyordu.
Havva, hâlâ güneşte gözleri kapalı,
Yeni yaratılmıştı, dinleniyordu
Çiçekli otların arasında, yanında uyuyan bir adam vardı;
Ve, gelecek kötülük için, Şeytan Cehennemde
Kadının güzelliği, zayıflığı, ve bu solgun eller
Çok kere iyilik eder, her kötülüğü yapabilirler,
Ve, artık hayvanî hiçbir şey bulunmayan gözler,
Ancak yeter: “kafi” demek için, erkek öfkelerine.
Ve hep, hırlamaların oyalayan anası,
Bak işte kalbim ağlıyor
Yağmur yağar gibi şehre;
Bu bitkinlik de ne oluyor
Kalbime nüfuz ediyor?
Ey, yağmurun gürültüsü
Hava, acı bir içki gibi ürpertiyor.
Gün bakırın her tonunu yansıtırken tasalı ve sönük;.
Serçeler, kendilerini izletiyor, soğuktan cıvıldayarak,
Uçarken sisin üstünde büyük bir parlaklık bırakıyor.
Yaşlı kuleleri taçlandıran,
Severim göz kamaştıran karı,
O gümüşle kapladığı ağaçların üzerindeki :
Güzel günlerin son anısını,
Eğdirir sararan yaprağı.
On sekiz metre boyunda bir karınca
Ve başında bir şapka,
Olamaz aslâ, olamaz aslâ.
Araba çeken bir karınca
Penguen ve ördek dolu bir araba ,
Büyük ova beyaz, sessiz, hareketsiz duruyor.
Gürültü yok, ses yok; sönmüş tüm hayat,
Bazan, kaygılı bir sızlanma oluyor fakat,
Barınaksız bir kaç köpek korulukta uluyor.
Güzel renklerinden sıyrılıyor orman,
Sabahın soğuğunda birkaç rüya takılıp kalmış,
Sonbahar tükeniyor ve yaklaşıyor kış,
Çok büyük bitkinlikle akıyor zaman...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!