Tatlı menekşe,
Çekingen, ağırbaşlı bakire,
Ormanlarımızdaki kız,
Hangi rüyalara,
Nasıl dalıyorsun, söyle bana,
Sessiz ve sevinçsiz?
Sonnet III.
Merhamet, ey Gökyüzü, ey acımasız Tanrılar,
Ürkünç dalgalar, ey soluk korkular,
Hatta ölümden önce kalpleri öldürüren sizler
Bu zavallıları görün, korkuyorlar, acınacak haldeler !
Korkakça yaşıyorsunuz, hayalsiz ve amaçsız,
Çorak topraktan daha yaşlı, daha tükenmiş,
Bütün güçlü ve derin tutkulardan,
Katil yüzyıl tarafından beşikten beri budanmış.
Kafanız boş kalmış göğsünüz kadar,
Yolculukta, araba durur, iner yolcular;
İki ev arasında macera böylece başlar,
Atlar yoldan ve kırbaçtan serseme dönmüş,
Gözü yorulmuş, vücutları uyuşmuş.
Ve işte âniden leylaklarla çevrili,
İnsan için hiçbir şey kazanılmış değildir
Ne gücü ne zaafı ne kalbi Ve kollarını açmayı
Düşündüğünde bir haçın gölgesi olur gölgesi
Ve mutluluğunu kucaklamak istediğinde ezer onu
Hayatı garip ve acılı tezatlardan ibarettir
Mutlu aşk yoktur
Mutluluk çayırlarda. Çabuk koş oraya, çabuk koş oraya.
Mutluluk çayırlarda. Çabuk koş oraya. Çekip gidecek yoksa.
Amacın yakalamaksa, çabuk koş oraya, çabuk koş oraya.
Amacın yakalamaksa, çabuk koş oraya. Çekip gidecek yoksa.
Hey! Niçin gidiyorsun veda etmeden?
Niçin alıyorsun benden tatlı yüzünü,
Dudakların değerli peki gözlerin,
Okuyamadım mı orda kaderi?
Daha şimdiden günler güzel, - gök mavi,
Hava tozlu ve ışıklı,
Akşamlar uzun, tutuşuyor duvarlar ; -
Ve hiç bir şey yeşil değil : - henüz güç de olsa
Şimdi günler güzel ve tozlu,
Işıl ışıl, mavi bir gökyüzü,
Duvarlar alev alev, akşamlar uzun ;
Yeşil olan hiçbir şey yok : Ve hâlâ
Kırmızımtırak bir yankı ile süslenmekte,
Siyah dalları, büyük ağaçların !
Sone
Sizin için, dünya bir yeniliktir, çocuklar;
Özellikleriniz, yuvalarından, o huzursuz güvercinler,
Bahar bayramlarını titreyerek seyrederler,
Orada güven içinde yaşamanın yolunu ararlar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!