Koca yaşlı bir çınar neredeyse çürümek üzere
Son birkaç sağlam dalı kalmış bir kaç yaprağı ile
Delicesine arıyor, kökleriyle tutunduğu topraktan suyu
Ah' diyor, biraz su olsa ne güzel olurdu!
Ama kasıp kavuruyor güneş zaten çatlamış olan toprağı
Bir öğle vakti uğradım Kocatepe camisine
Avlusunda güvercinler darı peşinde
Sanki zamandan ve mekandan azade
Güneş süzülüyordu yüksek minarelerinde
Abdestimi alıp girdim içeri
İşte köy yolu şimdi ince uzun bir kıvrım gibi kaybolurken arkalarında
Hüzünlü hüzünlü tütüyordu bacalar
Babası oğluna sesleniyor;
- Az kaldı, dayan oğlum dayan!
Her taraf buzdan kale, kar, tipi, fırtına;
Hava soğuk hava ayaz,
İşliyordu kemiklere kadar.
Küçük çocuk eldiven satıyordu caddelerde,
Üşüyordu besbelli bir hırka vardı sadece üstünde.
Yavaş yavaş akşama doğru,
Üzerime sinen bu yalnızlıkta ne?
Ölüyorum hergün bulup bir bahane
Peki şu karanlığın sihride ne
Çekiyor beni içine ben istemesemde
Boş boş bakıyorum duvarlara
Uzundu gece
uzadıkça uzadı.
Duvardaki tablo asık suratlı,
duman sarı.
Ayak sesleri işitiliyordu,
Kalbinde derin bir yara bırakır çektiğin acılar
Sadece sana oluyor sanma çoğu insanın derdi sıkıntısı var
Ama unutma ümit etmekte var
Ümit etmek önemli inanmak kadar!
İnan yaşatır o ümit seni
Bir selam çakıyordu küçük çocuk
kafasında hasır şapka mısır tarlasında,
oyun oynuyor kırlangıçlarla...
Koşunca yoruluyor yaşıtlarına göre daha önce
Oyun oynamayı çok seviyor
Sana adanmıştır benim hayatım
Ben en güzel beni sende yakalamışım
Tuttum bırakmam seni her zaman aklımdasın
Korkmuyorum artık çünkü sen benim yanımdasın
Güzel bir şarkının notalarısın sen
Bir kiraz ağacının altında
hafif bir karaltı...
Uzanmış gökyüzünü seyrediyordu;
adı Murat'dı...
Düşünüyordu sürekli sevdiği kızı
o da beni seviyor mudur diye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!