İleride bir ışık ile aydınlanıyordu yavaş yavaş etraf
El ele tutuşmuştuk hepimiz yürüyorduk o nura doğru saf saf
Üzerimizde bembeyaz esvap, kardeşlik nehri akıyordu alt tarafımızdan
Ve o nehirde arındık dünyadaki günahlarımızdan
Hafifledik sonra çocuklar kadar
Bulutlar daha fazla taşıyamaz oldu yükünü
Bırakıverdi yer yüzüne gözlerinden düşen özünü
Yeşere bilirdi belkide bu sayede toprak
Bana düşen sabırlı ve umutlu olmak
Güneş ve suyla büyüdü böylece başaklar
Hey gidi çocukluk! Yine geldin aklıma
Ağustosta, o sıcağın altında,
bardağı elli kuruştan
Buz gibi soğuk su satardıkya pazarda...
Karpuza yumulurduk
Yerdik kavunu kaşık kaşık
Tozlu topraklı köy yolunda
Çıplak ayaklı çocuk bir başına
Elinde bir kuru ekmek
Diğer eliyle siliyor gözyaşlarını hüzünlenerek
Tut diyorum ona elllerimi
Şehirde hava biraz sisli biraz pusluydu
Ölgün ışıklar binaların camlarına vuruyordu
Batıda hava kavuniçine dönüşürken
İnsanlar evlerine doğru yol alıyordu
Sokakları çocukların sesleri son kez çınlatıyordu
Yıllardır görmediğim bi abimizdi
Adı Cevat' dı terziydi
Burnunun önüne düşerdi gözlüğü
Pek iyi pek bilgili biriydi
Geçenlerde yolum düştü
Güneş ışığı dudaklarında parıldıyordu pembe kızıl
Yanaklarında güller açıyordu tebessüm ettikçe
Gamzesi özenle işlenmiş bir oya gibiydi
Beliriyordu güzel yüzünde
Hep öyle kalsın istemiştim hep sade
Ilık bir sonbahar günü
Tepemizde solgun bir güneş
Önümüzde masmavi bir deniz
Çarpıyordu dalgaları yumuşak ve sessiz
Ne zaman böyle bir güne denk gelsem
Gülüşü bir kuş cıvıltısı gibiydi
Gamzesi pınar gözesi sanki
Ve sanki beni görebilmişti gözleri
Tüm körlere inat naif ve samimi
Çaldı göğümdeki bütün yıldızları
Saf bir sevgi içimde büyüyor
Üstüne titriyorum özenle
Onu da yaralayacaklar diye ödüm kopuyor
Kalbimin derinliklerinde yeşeriyor güvenle
Yumuşak kadifemsi bir güzel ses
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!