Ey mürüvvet kanı şah-i risalet
Bilmişim olduğun mahbub-ı Mevla
Dilim ikrar eder kalbim şehadet
Mefhar-ı alemin kadrin mualla
Ey zat-ı esrar-ı mir'at-ı vahid
Gönül gayrı ümid etme nafile
Yare gerçekliğin yalan göründü
Yazmış belli defterine hem dile
Aklımı başımdan alan göründü
Yoldu sakalımı tarağım benim
Gel gönül Mevla'ya edelim niyaz
Hak murad verici parasız gönül
Sahibinin ismin çıkarmaz beyaz
Hatem yüzük olsa karasız gönül
Aşığın kalbinde görüp yarayı
Gönül sarayını eyle müzeyyen
Belki mihmanlığa han gelse gerek
Vahdetten kesrete olmuş muayyen
Kesretten vahdete şan gelse gerek
Kuluna yardımcı yaradan kefil
Ey tabib elden gelirse yaremi gel emleme
Yar elinden gelmedir bu yareyi merhemleme
Havf-ı Bari yenmez içilmez verilmez borçluya
Hakim ü valilerin cisminde canın yemleme
Evvela dilber olana
Hüsn-i Yusuf cemal ister
Bakan gözler hep bulana
Boyu serviden dal ister
Beli ince beyaz teni
Bir aynaya kılsam nazar
Sağ tarafım sol görünür
Padişahlar ferman yazar
Tatarlara yol görünür
Her ölüye olmaz tabut
Gül gibi açılmış herkeste bir huy
Ecel gelmeyince solmaz ki solmaz
Arif ol imâm-ı zevk-ı aşka uy
îmanından guman olmaz ki olmaz
Bir yanmış yerime dökmezsen suyu
Gülşende bülbüle güller gülünce
Dikenlerde hara batık demiş var
Hayvanlar içinde tenasülünce
Ana tarafından natık demiş var
Sağ ve sol alt ve üst ön ve arkadan
Gülüne dolanmış diken görse de
Aşkım dikeninin duymaz kulağı
Yılan dişlerinin zehrin sürse de
Çözülmez leyleğin dizinin bağı
Tıfl-ı kalbim mehd-i aşka belenmiş




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!