Sevgili Özbek Şiirleri - Şair Sevgili Özbek

Sevgili Özbek

Gurbet gurbet dedik beniz sarardı
Hangi sebeplerden umut arardı
Ömür geçip gider niyet karardı
Körelmiş zihinden uyan vatandaş

(Rahatlık insanı geliştirmiyor, zorluklardır insanı geliştiren)

Devamını Oku
Sevgili Özbek

Bayrama bir kaç gün kala
Ağrısı asıldı boynuma
Harman harman sızısı oyy
Ağdı inceden bağrıma

Bir bayram daha geçiyor sensiz

Devamını Oku
Sevgili Özbek

Fesleğen çiçeklerle döşeli bahar, mısra mısra, güfteli, valide kokusuyla gelmiş. Beyazlığın senfonisi erguvan dallarında gül bahçesine döner.Üçyüz altmış beş günün sevdalı leylaklarını
Anaç, yaz gülünü baharda usul usul tazeler.Bu anlamda,hoşgeldin Mayıs, sefalar getirdin diyorum.Tüm anneler, gününüz kutlu olsun.

Vakitsizdi hasret şiirle soldu
Aradım hâlede seni ana can
Güneş idi kopan aylası yoldu

Devamını Oku
Sevgili Özbek

İnsan olmanın güdülerinde yarın olmak isterdim! Herkesin eşit şartlarda ve eşit haklarda yaşayabilecekleri bir mekân, kendini yaşam üzerinde mutlu bulan akıl olmak isterdim. Güzel olan güzellikler içinde kelebek, varoluşun üstünde güzel kokulu çiçek olmak isterdim.

Brüksel’deyim. Etrafı izlerken, Ankara’lı bir arkadaşımın sözleri gelmişti aklıma. Bana demişti: « Brüksel’i hiç sevmedim, çok pis » Türk vatandaşlarımızın yoğun olduğu bir mahalle. Her taraf çöp içinde ve yer yer dağınık. Köşeler hacet kokusu, insanın beynini dağıtıyor. Vatandaşlar, sanki bu durumu benimsemiş gibi, şikayet eden yok.
Sokaklarda ki bu ilkel durumla, evlerin durumlarında benzerlik var gibi. Oturulan yere Türk mahallesi demek daha uygun. Şehrin merkezinden oldukça uzakta.

Durumlarından şikayet etmeyen bu vatandaşlarımız, dışlanmanın ve yabancı olmanın vermiş olduğu psikolojiyle farklı boyutlarda yaşıyorlar gibi. Brüksel’de de anlaşılıyor bu. İnsanı insan yapan hususlar, buralarda da çok gerilerde kalmış kanımca. Ve oldukça kalabalık olan bu vatandaşlarımızın yaptıkları işler de aynı; genelde inşaat, esnafcılık ve dönercilik yaygın. Burada da aklıma yine yıllar önce Metz’e gelen ve bir kaç yıl önce kaybettiğimiz değerli yazar Duygu Asena’ gelmişti. Metz’i gezmiş, Türk vatandaşlarımızı ziyaret etmişti ve ardından « Metz et kokuyor « diye bir yazı yazmıştı. Yıllar sonra O’nu çok iyi anlıyorum şimdi. Bir Türkiyeli olarak şehrin çok ötesine konulan bu vatandaşlarımız için endişe duysam da adı yaşamak olsun.

Devamını Oku
Sevgili Özbek

Pour partager mes peines avec toi, je vais me promener un soir d’été au clair de lune. Au-delà des distances de la mélancolie. Car, je ne t’avais pas encore rencontré, je n’ai pas encore pu regarder tes yeux. Je tiendrais tes mains chaudes et je déposerais les bises dans tes paumes. A partir des battements de ton cœur, je définirais ce que c’est l’amour.

Le temps ne doit pas trouver du remède a mon amour, qu’il ne me tue pas, que je brûle du feu de l'amour avec cette soif de l’enfant. Par ce que, je n’ai pas encore bu de l'amour de tes lèvres. Pourtant, la nostalgie de mon amour ne s’arrête pas.

O bien aimé, mon cœur est prisonnier au milieu de ma poitrine sans toi. Mes soupirs sont tristes. Mes yeux sont aveugles. Ou es-tu? Mes regards te cherchent dans le vide. Mes larmes pimentées coulent sur la joue. Ton absence s’enlace dans l'univers noir de mon âme et c’est pour ça que l'arc-en-ciel de mon cœur a besoin de toi, pour qu’il s’illumine.

Devamını Oku
Sevgili Özbek

Ney çalar gül kokusu Anadolu derinden
Yeni bir eski zaman Konya şehri serinden
İnanmak tatlı rüya yıldızların erinden
Sığmaz Paris’e şanı Mevlana kitabevi

Paris’in merkezinde ilerliyoruz. Gökyüzünü gölgelendiren duvarlar arasında, sokakların darlığını güneşlendiren ve herkesin uzaktan görebileceği Mevlana çizgili panosuyla dikkatlerimizi çekmişti. Bu şirin kitabevi, uzayıp giden o sokaklar arasında oldukça görkemli duruyordu. Mevcudiyeti bizi çok ötelerden çağırıyordu sanki!

Devamını Oku
Sevgili Özbek

Nevruz bayramının nerelerden geldiğine tarihine değinmiyeceğim. Artık elimizin altında her yerde bulmak, okumak mümkündür. Ancak ben, bu güzel bayramı, yaşadığım çocukluk dönemlerimden, hatıralarımda kalan şekliyle anlatmak istiyorum. O günden bu güne ne değişti, o günkü bayramlarla bu günkü bayramlar arasındaki fark nedir? Bunuda bu günkü gençlik, bu dönemin mevzularıyla karşılaştırsınlar.

Zorlu ve uzun bir kışın ardından martın gelmesi, bizlerde bir heyecan başlatırdı. Baharın kokusu, doğanın yeşil kalbi canlanırdı belleklerimizde. Ve mart gelir gelmez, bizlerde hemen Nevruz bayramının telaşı başlardı. Sabırsızlanırdık ilkin, günler geçmeyecek gibi gelirdi bizlere. Hayallerimizi, istek ve arzularımızı, dualarla beraber bir hızlandırırdık ki, kendimizi adeta Nevruz için hazırlardık! O mübarek gün, dileklerimizin oluşmasında aracı, geleceğimizin habercisi, aşklarımızın müjdecisi olacaktı. Bizlere daha çok sevmeği öğretecekti…

Bayrama bir hafta kala, Salı (tek) günü mezarlıklar ziyaret edilirdi. Yakınlarını kaybedenler biribirilerinin acı ve yaslarını paylaşırdılar ilkin. Keteler pişerdi tandırlarda, mis gibi buğday kokusu, tereyağı kokusu bir hoş ederdi bizleri. Konu komşu hemen hemen, tüm çevrede, şerbet eşliğinde, dilim dilim keteler paylaşılırdı. Koyun tezeğinin kızgın közünde, kete pişirmekte pek zahmetliydi. Her ananın, her gelinin en güzel marifetlerini sunmaktı kete pişirmek tandırda. Anam pişirirdi en güzel keteleri, refete refete, susam renkli tuzlu keteler, hımm!

Devamını Oku
Sevgili Özbek

İnsan yaşamı üç unsurla var olmaktadır bana göre. Hasret, özlem ve hüzün. Neye bakarsak, nereye bakarsak bu üç öğeyi görürüz. Bu yüzdendir ki yaşadıklarımız ve yazdıklarımız bunların etrafında oluşur ve bunların içeriğiyle geçer. En çok hatırlananlardır. İnsanı bütünleştiren bu öğeler, yaşam boyunca hep ağır basar. Ben, bunları yoğun yaşadığım için şiirlerim genelde bunların üzerinedir. Yüreğimi besleyen bir sevgili olmamıştır. Yüreğimi, hasret, özlem ve hüzünle kendim beslemiş, kendim yeşertmişimdir. Aşk şiirlerim ve yazılarımda bunları özellikle yoğun işlemişimdir. İnsanoğlu ulaşamadığı hayallerine daha derin hasretlik çeker. Özleminde hüznü yaşarken; ve aşkı yüreğinin ücra köşelerinde ateşlenmeye hazır fitili ile kendi yaratırken, yeryüzündeki her şeye tüm değerleri bu özelliklerden dolayı verir.

Sevgili Özbek

'Hüznünde isyanı deftere yazdım' kitabından

Devamını Oku
Sevgili Özbek

Aziz dostum Yılmaz Keskin'e

Gecenin karanlığında düşlerimi yoklarken
Ay ışığı penceremden içeri vuruyordu
Gözleriydi bir nevi, pırıl pırıl, mavigri
Yıldızlardan düşün eşini yansıtıyordu

Devamını Oku
Sevgili Özbek

Çok efkârlıyım
Hava yağmurlu
Sıkılıyorum
İçimde birşeyler ıslak
Bir şeyler nemli
Bir şeyler küflü ve

Devamını Oku