.................Şiirimin babası Nuralay'dan bana
Sonbaharda taranmamış başak tarlasıydı
Kapatan,
Algılayan yüreklerde ilme ve sevdaya dönüşen bakışlarını
Geçmiş, bize yön veren geleceğin aynasıdır,
oraya doğru bakabilen, o aynayı ileride kırmaz. Y. Keskin
Saklanma artık hüznün arkasına
Bırak titresin kalbin
Gözlerin feryat etsin
Laventure de la vie ma porté à toi
Je suis comblée.
Quand je te regarde
Je mélève la montagne est face à moi
Je bois à leau de source pure,
Kalemimde mürekkep defterimde anımsın
Canımın içinde can al hücremde kanımsın
Yaratandan sonra sen, sol yanımda yanımsın
Hecemde değişmeyen elifsin öğretmenim
23/11/2006
Baş Öğretmen Atatürk
24 Kasım öğretmenler günü vesilesiyle, İnternet, Vikipedi ve Sinan Meydan’ın « Sarı Paşam » kitabından faydalanarak, Ata’mızı birlikte okuyalım.
Atatürkün dünya görüşünün temelinde muasır medeniyet dediği İlim ve Bilim (Batıya özgü) Medeniyeti ana fikri yatmaktadır. Atatürk, Doğulu ve İslami bir toplum olan Türk Toplumu için Tanzimattan beri yenilenme ve bilime yönelme hareketine inanmıştır. Onun bu inancı tavizci değil, mutlak ve radikaldir. Onun Batıcılığı tavizci değil, bütüncü ve samimidir.
Aytmatov’un çok tanınan eserlerinden biri olan “Gün Olur Asra Bedel” esas itibarıyla Sovyetler Birliği döneminde yaşanan sosyal ve kültürel sorunların bir öz eleştirisidir. Aytmatov, romanında, geçmişin efsaneleriyle geleceğin bilim kurgusunu harmanladığı çok özel bir teknik uygulamıştır.
Çağdaş romancılığın başyapıtlarından biri olan Gün Olur Asra Bedel, aslında yalın bir kurguya dayalıdır. Uçsuz bucaksız bozkırların kuş uçmaz kervan geçmez köşelerinin birinde yaşamını sürdürmeye devam eder…
Aytmatov romanında, sıradan bir yaşamdan, ulusal ve toplumsal sorunlara gönderme yapar. Kırgızistan’ın uçsuz bucaksız bozkırlarının birinde Sarı Özek’teki basit ve tekdüze bir yaşamın; demiryolcu işçisi Yedigey’in, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşadığı çelişkilerin öyküsüdür. Çevre ve kişiler, bize pek yabancı olmayan, Orta Anadolu bozkırlarının ve halkının adeta bir kopyasıdır.
Aytmatov’un yapıtlarında başlangıç, aynı zamanda bitiştir. Başlayan her şey biter, biten her şey de yeni bir başlangıçtır. Zamanın erdiği bozkırlarda, gün, yüzyıl kadar uzun; geçen yüzyıllar ise bugün kadar yakındır aslında.
“Kadın annedir, bacıdır, teyze ve haladır, o cana candır, canandır. O sevgili’dir…
Gürültülü bir dünyanın penceresinden şehrimi seyrediyorum. Hâlâ beyaz neçehli annemle, Kars’ımızın gülbengili teyzelerini görüyorum.
Hâlâ serhat şehrimin küçük köprüsünden, her an hasret duyduğum o gurbet trenleri geçiyor”…
(Bu makalemi yazmama vesile olan gazeteci yazar sayın
Halis Kaya hocama sonsuz teşekkürlerimle)
Yaylası taşlıdır ova çiçekli
Meseller diyarı pınar içekli
Tandır başı sohbet ballar göçekli
Baht-i- Yâr-İm
Güneş doğarken biliyordu bir zamanlar
Yalnızlığımı cihan
Gümüşi değerlerle anılıyordu tarihin
Tek çocuğu olduğum
Firkat-ı intizâr cavan çağları
Mehhebet-i leb’e yazabilmirem
Mihr-ü mah şeb-î yavan dağları
Vuslat-ı dide’ye dözebilmirem... (S.Özbek)
Ayrılıklar öğütür beni. Kavuşmalara her seferinde yüreğimle nöbetçi kalıyorum!
yasar gurlek rotterdam hollanda
Kitabınızı okudum. Çok güzel bir şiir geçitiydi. Özellikle BEN OLAN TARİHİMSİN ve HEY İSTANBUL HEY (antolojide bulamadım) isimli çalışmalarınızı beğeniyle okudum. Tebrik eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Abdülkadir Kalay
Sevgili özbek'in kitabını aldım çok güzel olmuş. kitap bir yılda satılmadı diye yayınevi aleyhine yazı yazmış.
veya ikinci kitabını çıkarmak istemiş. ikinci kitabın parası bu kitaptan çıkmayınca da yayınevine saldırmış. hiç yakıştıramadım şairliğe.. hangi şiir kitabı bir yılda bitiyor. yayınev ...