Demirden bir duvar örmüş kendine
Kıramasın kimseler, kendi eli bile
Bir gül bahçesine dalmak gibidir
Dikenlerle dolar bütün bedenin
Anlatılmaz kokulara gark olur ciğerlerin
Ellerini kanatır dikenler, yüreğini acıtır
Ansızın çıkıp geldin gecenin kör karanlığında
Beklenmiyordun yokluğunda duygulara gem vururken
Özleminin açlığını yakaladım bakışlarında
Tüm ihtişamımla karşında öylece dururken
Güçlü kolların sıkıca sararken bedenimi
Sabahın çalınan mahmur türküsü
Güneşin parlayan sıcak gülüşü
Her sabah karşımda o nurlu yüzü
Ödeyemem borcumu canım annem
Sana çektirdiğim onca cefalar
Seni seninle yaşamak
Her an gündemde
Seni sensiz yaşamak
Bil ki; beyhude! ...
Gönlümün yasını bir başkası duyar mı? Bilmem
Gözyaşı diye akıtığım kanlı yaşları
Kendimden başkası görür mü? Bilmem
Beni benliğimle bırakıp giden sevgili
''Bir masum yarim vardı '' Diye anar mı bilmem?
Binlerce yemin bozmak pahasına
Dolaştım ızdırabın sahrasında
Bir başıma kalınca hazan ortasında
Veda ettim baharın kokusuna
Binlerce yemin bozmak pahasına
Bir gölge peşimde hazan rüzgarı
Savurur gönlümün her bir yanını
28 Mayıs 2002
Baharı hisset anımsa o günü
Dinle! Dinle sevdiğim! ...
Bu benim sana yazdığım
Son şiirim olacak
Dinle sevdiğim! Dinle! ...
Böyle ayrılık bir daha
Bu mevsimi yalnız yaşamak varmış
Gönlümü kara kış aldı, beynimi kasırgalar
Gündüzler çekilmiyor, geceler daha ayazmış
Gönlüm kara kışta, yolun yarısında ayaklar
Ne ümitle yol almıştım, toz pembe hayaller
Alnıma yazılmış kara bir yazgı
Ne silebiliyorum, ne baştan ayağa beyaza boyanabiliyor
Siyahları giyip matem tutma diyorlar bana
Kalbim kararmış, bedenim siyah bir örtü giymiş çok mu?
Gönlümde açılmış yaraları siyah bir bezle bağladım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!