Benim ufkum bu denli dar olamazdı
Karanlık dünyaya açılan pencere misali
Ne diledim? Ne buldum gönül köşkümde?
Kış günü buğday ambarına düşen fare misali
Ne acıdır sevgiye duyulan bu büyük açlık
Sensizliğin ızdırabı çöktü içime
Gökyüzünde parlayan hilalim olsan
Kadehimde yudum yudum içerken seni
İçtiğim bitmiş, tükenmiş şarabım olsan.
Masam bomboş bir ben bir kırık taburem
Tatlı dillim, hoş sözlüm şehla bakışlım
Ne kadar da çabuk seviverdin beni
Sözleştik, söyleştik, suskun da kaldık
Ne kadar da çabuk sarıverdin beni
Bana, benim kadar yakın olmak isterken
Siyah perçemini kaşına dökmüş
Bakışlarım seni üzmesin, der gibi
Güzel gözlerinde parlayan sevgi ışığı
Seni seviyorum, seviyorum, der gibi...
Aşkı yüreğimi yakıp kavuran
Nicedir gelmiyordun rüyalarıma
Dün yine uykularıma geldin
Düşüme girdin,
Renk getirdin
Uykuma...
Sevdim, sevdim seni
Sevmiştim seni!
Öyle masum, karşılıksız, beklentisiz
Yalnızca çıplak bir sevgiyle
Sevmiştim seni...
Sevmenin acımasız ve ağır bedelli oluşunu
Ne hayatlar gizlenmiş baharın arkasına
Ne hayatlar yaşanmış güneşin batışında
Bekleyerek, delice özleyerek özgürlüğü
Bunun adı mı şiir gibi yaşamak?
Her kalp atışında gülümsemek, semadaki boşluğa
Dünü el yordamıyla geçiştirdik
Bugündür yaşadığımız servetimiz çok
Bu avarelikte koca bir ömrü bitirdik
Yarınlarımızdan ise hiç ümit yok
Ayrılık saati gelip çattığında
Yaşananlar bir bir hatırlandığında
Önce beynim, sonra yüreğimde yok olduğunda
Bırak, kendi cezamı kendim vereyim
Sevmek acı çekmek ve göz yaşı dökmekmiş
Yıldızlar altında bir başıma dolaşırken
Sen Venüs'le tanışmasaydım keşke
Mehtabı karanlıklar ortasında yaşarken
Ay ışığı olup yüreğimde açmasaydın keşke
Hazanda yaprağı dökülmüş gül gibi savrulurken
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!