kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde
diz çökmüşüm bilmediğim geleceğime
içimdeki çiçekleri solduruyorum
yaralı kuşlar gibi gibiyim
güz ayazlarında
kalbimi kanatıyor
göğün predesini aralarken ay
bürünürüm düşlerin buğusuna
çözülür yüreğimin ipleri
ben şiir olurum gecenin saçlarında
karanlıktan korkan çocuklar gibi
kapanır gözlerim...sarılırım yalnızlığıma...
umutsuzken,
en çaresiz anımda bile
hala ilk sen geliyorsun aklıma
her yeni güne seninle başlıyorum
kollarımla kucaklamak,
sonzuz mavilerinde kaybolmak istiyorum...
bir sonbahar serenadı yerleşti gözlerime
dilim yine paslı satırlara vuruyor kendini
dudağımdan dökülen her harf
çaresizliği işliyor gecenin kalbine
ayazını üzerime örttükçe gece
gömülüp hasretin soluğuna
Bir sahil meyhanesinde masa başında...
Kucağımda kırık dökük hatıralar...
Dudağımda temmuzdan kalma bir şarkı...
Üşüyor yüreğimde yuvasız kuşlar..
Hırçın bir dalganın ayak sesiyle...
daha bir alıngan oldum
bu son günlerde...
nerede bir şarkı duysam
ne zaman bir şiir okusam
içim cız ediyor,
sen düşüyorsun yüreğime...
Kanar içimde bitmeyen aşklar
Yanarım dağlarda ateşler gibi
Hangi gün açıldı ki gonca güllerim
Solgunum hazan yaprakları gibi
Dört yanımı sarmış çıldırtan hazan
Soğuk yatağında bir kız ağlıyor
Her damla gözyaşında acı saklıyor
Mavi gözlerinde mor halkalar
Ayrılığın depremi yüreğini sarsıyor
Karaydı gecesi katran gibi
takvimden dökülen yapraklar gibi
bir aşk daha bitiyor gün kavuşurken
kederlerin en insafsızı benimle şimdi
yıkıldı viraneye döndü yüreğim
bir kördüğüm oldum çözemiyorum...
içime doluyor bir elveda sızısı
üstüme devriliyor bu kör karanlık
gözlerim sırılsıklam geldiğim bu şehirde
özlemlerim yarım kaldı düşlerim kırık
hangi kıyıya vurduysa dalgalarım
yenilmişim...
bir tane şirini çok beğendim, eline sağlık