Belki gündüzün başında,
Belki de gecenin tam sonundayım.
Belki gözünü açtığın ilk an,
Belki de tam kapanıştayım.
Belki tüm araları dolduran,
Bir bakarım ateşin yanında bir testi.
Bir bakarım testiyi ateş günahıyla eritti
Ben dalmışken şu uçsuz âleme,
Kendini bilmez ateşi, rüzgar varlığıyla etti.
Sen ki "ateşim" deme söndüren olur,
Ey yar...
Ben göğümde sakladım seni.
Toprağa değil,
Gece yarısı yağan çiğin ilahi tadına...
Ve alemde; gamdan, hevesten, zamandan öte,
Özenle yerleştirdim içime...
Sessizliğin kocaman zincir vurulu kapılarını kırıp avaz avaz bağırdık.
Bu zincirler neden var diye sormadık.
Tüm meltemleri firtınaya çevirip varımızı yoğumuzu, göz göre göre toza buladık.
Sakinlik neden güzel diye hiç bakmadık.
Bilir misin,
Camdan yapılmış sessizliği omuzlarında taşımayı,
Kırmadan, kırılmadan yürümeyi karanlıkta,
Aynada kendin yerine yoksunluğu görmeyi,
Gecenin içine bir yankı gibi seslenmeyi,
Ve çığlığında bastırılmış isyanı sürüklemeyi?
Biliyorum sen beni hiç sevmeyeceksin.
Çünkü seni senden edeni gösterip
geri kalanın
herkesin görmek istediği şey olduğunu göstereceğim..
Biliyorum sen beni hiç sevmeyeceksin.
Bu diyardan bir ben geçtim,
Bir de beni üzenler...
Bir ben göremedim beni,
Bir de geçip gidenler...
"Kul kimmiş" görmeyende kabahat,
Şimdi belki biraz ayrı düştük,
Ellerimiz usulca kaydı birbirinden,
Zaman aramıza çizgiler çekti...
Şu an düştüğüm yerden sana uzanıyor bu kelimeler...
Merak etme, buradayım, sol yanında...
Ey sevgili...
Sen ki yüreğimin en derin sırrısın,
Zihnimin kıyısında duran son kelime hep senin adın olur.
Her gece, senin adını örterek uyur,
Her sabah, adını taşıyarak uyanır.
Şimdi avuçlarımın arasında senden kalan tüm can kırıklarını sıkı sıkı tutuyorum.
Söyle haydi, bıraksam hafifler mi canımın acısı? Kanayan hücrelerime pansuman yapsam, işe yarar mı?
Bırakamadım.
Bırakamadım çünkü bunlar gidişinden bana kalan tek mirastı.
Acıydı ama sendin,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!