Bir boş kutu gibi hayat
Bu ne bir oyun
Ne ben bir oyuncağım
Her şeyi sordum kendime
Söz verdim…
Adın her neyse unutacağım…
Eğer ben bir kırlangıç olsam
Çok çok uzak diyarlardan
Gelip yüreğine yuva kurmak isterdim
Eğer ben bir papatya olsam
Avuçlarında filizlenip açmak isterdim
Beni denizi sevdiğin gibi sev
Oyuncaklarını nasıl seviyorsan tıpkı öyle
Beni şarkıları sevdiğin gibi sev
Mırıldanmaların…
Elini cebine sokup yürüyüşlerin gibi
Aldırmamaların gibi sev
Yunus`u aşkıyla aşk edip gezdiren
Mevlana`yı ateşi ile yakıp döndüren
İmam Hüseyin`i Kerbela`da öldüren
Seni bana sevdiren hep aynı kalpler idi
Alnımı secdeye koyup boyun büktüren
Ağlayan gözler, söyleyin
Gözyaşım nedendir
Bahçemizde ötüşen bülbüller
Türlü açan bu güller nedendir
Gece, gündüze aşk ile dolanır
Bir serçe
Terettütsüz kondu parmaklarına
İnsan nasıl insana bakarsa
O ifadeyle
Anlar gibi bakışlarımdan aynı tanrıya
Gagasını yavaş yavaş vurdu
Önce ellerini çekti
Dokunmadı, bakmadı…
En son kendini de aldı benden
Acımadı…
Tükendi, bende hiç kalmadı
Bir yandan senin gidişin
Bir yanda alışamayışım
Solgunum, nasıl kurursa bir yaprak
Eskisi gibi kokmuyor
Durmuyor, gülmüyor…
Her şeyin sonu, bir an bitişi
Bir hüzün türküsü söylüyor bu kaldırımlar
Ana kucağından yavrusunu aldıkları gibi
Seni de benden aldılar
Şimdi her adım senin şarkını çalıyor
Her kaldırım taşı benim türkümü söylüyor
Sen başka omuzlara koyuyorsun başını
Bu koku, bu sensin
Bu senin ayak izlerin
Ne kadar soğumuş yastığın
Solgun yüzüm
Yalnız ellerim...
...
Sevmiyor demişti ya, sevmiyor demişti ya!
En son kopartırken
Yapraklarını papatyalar…
merhaba beğeniyle okudum.Serkan bey sevgi dolu yüreğini kutlarım.
harika... çok beğendim bunu. o kadar güzel anlatmışsınız ki..