sen git, ben gelirim
Desdemona
belki yarın kalırım
ruhunda
neden bana inandın
cilvelerime
repliklerini yineledin
yetişkinliğin
kumlar elendi avuçlarından
hep aynı ama hep farklıydı
yaşadıkların
güçlüydün, büyüler işlemedi
hareli kaderim karılırken kulaçlarla
üşürüm şaşkınlıkla ve açık avuçlarla
hormonlu somurtkan öpüşlerini aldın
geriye sevi sömürgeni bıraktın gittin
hançerleyerek baktın terk ederken
benim halim şimdi inan çok fena
seni ben enis diye sîneme çekmiştim
vicdan buz tutmuş seylâb idi, eridi
gönlümün gülü soldu
soyundum ve tutundum kıyısına suyun
Bî-sütunlar da seddeyleyemedi tenimin dalgalanmasına
atlastan cânıma karalar bağladım, kalbimi dağladım
taş taş üstüne kalmadı gönül bağımda
biri gurbet türküsü yakar, içimi dağlar
yanaşıp dururken kenarına zamanın
bir garip dava olur ya bizimkisi
kirletir mi gökyüzü denizlerimizi
asker dediğin özgürlük bilmez ki
halhalları koparsam tılsım bozulur mu
öyleyse size bahar ülkesinde eşlik edeyim
çıkrığı çekip çıkarsam ipsiz kuyunuzdan
ayrılmamak için bencil koynunuzdan
seramik sazlara ud duruşu yakışır
bu bir mahşer faslı, uyanın
hüzünleri bana bırakın
vefâsızlığımı bana
satırlar arasına sıkışan
taşları delip geçişimi
sahrada su diye inleyişimi
cinnetlerimi bana bırakın
[“ölümden en iyi bahsedecek olan ölülerdir”-Renard]
‘Orcus veya Pluton, Dite ve Arcadia
ülkemi ararken çarptım o çıplak dağa’
ne ararsan canının arzuladığı yerde
siyah asmaları kavrayan
umutsuz, romantik
kirli dumandan bir kadın bedeni
etli dudaklarından düşen öpüşü
geciktir beni, acıktır sevdana
uçuşan tutkularda aşk,
şakaklarıma mıhlı mızrak
hiç tanımadıklarımı hep unutturan
o ilk tatlı acı son
kendimi kendimden korkutan
senaryonun en nemli ilmiği
kimsesi kalmamışçasına yaşayan
Bu denli büyük bir şahsiyetin forum sayfasında hiçbir mesajın bulunmaması, bence utanç verici. Bunu aynı zamanda san'at camiamıza da bir hakaret kabul ediyor, tel'in eyliyorum...