bir körebe oyununda
ebe olandım..
boşluklarda bir başına
eline.. tenine dokunmak için
avare avare dolaşandım..
şimdi bir uçurumun kenarındayım
yokluğun sarmalamış günümü,dünlerimi..
yarınlarım senden ibaret şimdi..
belki gelirsin diye
açık bıraktım odamın kapısını..
yastığımın bir ucunu
incir çekirdeğine sığındı aşk
sensizliklerim
olmuyorlarım
yapamamazlıklarım
sana dair her bir replik
sığındı göğsümde taşıdığım
Başka hangi renk anlatır bizi,
Kutuluklarda saklı kalmış
Rüyalarımızın
Karanlık sonlarını
Kim bilebilir?
Gün yüzü görmemiş bir sözdün sen...
Söylenmesi için zamanının gelmesini bekleyen...
Söyleyecek birini bekleyen bir söz...
Ben ise literatürü çelimsiz biriydim..
Hep aynı sözler ile kaynaşır
Sürekli onların altına sığınırdım..
Doğruldu izala..
Binlerce yıllık suskunluğundan
Kalabalıkların içinde ki bir başınalığından
Ses verdi izala..
Dara gülümsedi..
Yumruklayacak duvarlarım kalmadı..
Sularında taş sektireceğim denizim yok! !
İzala yok..
Sadece haykırışım var iç cebimde şimdi
Sadece kimsesizliğim.. kimliksizliğim..
Düştüm pervasızca yollarına
Düştüm yollarına izala..
Düşlerim ile kaçtım sensizliklerden
Bir imbat sürükledi beni
Denizlere kıyısı olmayan topraklarına
Bir abdal oldum izala..
Yılkı sürüleri mezopotamyadaydı..
Çocukluğum,
İzala'ya sırtını yaslamış
Kasvetli ve hüzünlü şehirde..
Çocuktum.. beş yaşındaydım hala..
soluksuz kalır aşk senin yokluğunda
sığınacak bir yürek,
el verecek bir gülüş bulamaz..
teninin yangınını ister zemherinin ayazında
ellerinde üşümek ister
kopup geldiği alazlar sonrasında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!