Nasıl anlatılır hasretlikler
Coğrafyasına
Sularına
Yalnızlığına bile yabancı olduğum bu kıyılarda..
Gözünden süzülen bir damla yaş
çocuktuk
dünyamız
izala'ya sığınmış şehrimizden ibaret
oyunlarımızda barındırdığımız kelimeler
sadece anladığımız dildendi..
-Birecik cezaevindekilere, Sofi'ye-
Gündemimizde yine güvercinler
hani o sınır tanimiyanlarimiz
istedin..
Merhaba Diyarbakır
Memleketim
Surlarında sulara dönerek küfürler ettiğim şehir..
Merhaba! !
Mardinkapıdan hevsele türküler söylediğim
kasveti anlatır hazan,
ertesinde karla karışık
bir karmaşıklık olur
sokak başlarına dökülmüş küller..
üşür izala..
günleri erken ölür..
Reyhani melodilerinde süzülüyor güvercinler
Çocuklar kanayan, kabuk tutmaz yaralarına
Arapça ağlıyor bu şehirde..
Karşı evin damında umut ile şakırdıyor parmaklar
Birbirine karışıyor zılgıtlar..
Tavşan dağa küsmüş
Çocuk sokağa...
Matemsiz yaşamaya alışmadın ki
Karaları üstünden atasın
Her gün bıkmadan
Hayal sattığın
şimdi.. mahkeme salonundayim hayatın
yargılanması gereken duyguların şahidi olarak...
uzaklıkların hiç sayılarak geçildiği
faşist kentlerin bile sevildiği bir mevsimde..
günün ilk müşterisiydim belki..
İki kişinin bile sığmadığı dünyada
Anlatıcı olmak düştü payıma..
Kapatarak gözlerimi..
Okumaya başladım
Kimselerin bilmediklerini…
Bembeyazım...
İçim üşür.. dışım üşür...
Sen ise uzaktan izlersin beni
Replikler peşinde koşan
Koşuşturan bir seyirci gibi...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!