Seni solumak;
Tüm ayçiçeklerini
deve dikenlerini, hardal çiçeklerini,
şeytan güllerini
sende toplamak..,
upuzun meralar boyunca yayılmış,
Sarı yeşil akşamlar
biteviye kendine döner,
kızıl gece
sabaha döner gri.
Ben yorgunumdur,
Bir bardak demli çay
tutuşturur hüzünlerimi.
Köhnemiş duruşlarım asılı sandalyemde,
eğik başım omuzlarımdan..
Sararmış eski fotoğraflar düşüyor masama
Tezek kokuları yayılırken yaylaya
ana,kız,çocuk çalışıyorlardı durmadan.
Ben bakıyordum onlara,izliyordum.
Bıkmak bilmez,ve büyük bir sabıra sahiptiler.
Al kınalar yakılmıştı ayın ondördü kadar
güzel kızın ellerine.
İçimdeki umutsuzluk
bil ki öyle kolay değil..
Bitmemiş bir şarkıya
ritm uydurmak gibi,
yazılmamış bir şiire
hüzünlenmek gibi...
Birazdan kurtulur deniz,
kumral saçları saçılır ortaya,
Karabataklar saçılır,
Bir dişi bakış uzanır uzaklara...
Ben şimdi Beşiktaş’ta
Sana dokunmak çağlayanlardan dökülen suların sertliğinden
delinen kayalar gibi deler yüreğimi..,
acırım.
Sen koynuma girince bütün tılsımını bilirim sevmenin,
evrenin..
Büyü başlar..,
Sihirbazın şapkasından
çıkarttığı
tavşan değildi bu defa.
şiir.
şiirler..
Şapkasından çıkarttığı şiirlerle
Kapattığımız uzun tahta kapı;
O “sessizce”; yaşlı, dırdırcı menteşelere inat,
koparttığımız damarlarımızdı, heyacanımız..
Kapı kapandığında “sessiz”, zafer
kazanmış gibi, ”çıt çıkarmadan”
Boğuk bir ses var gırtlağımda,
geceye lanetler yağdırmadayım.
Bu ayazda, bu kuş uçmaz ufo geçmez yerde,
ben nerdeyim?
Yolların kenarlarındaki otlarla avunuyorum.
Otların ıtırlı kokusu ciğerlerimi besliyor..
Güçlü bir şair. Dünya şairler birliği grubuna beklerim
www.gunduzkitabevi.com.tr