Senin yüzünden başka
sesinden başka
hiçbir şeyin yok bende..
Bırakmalıyım belki de kendimi sesine,
dokunamadığım yüzüne..
(Selçuk Şahin 2000/Pendik)
Şiir tam da bu olsa gerek.
İçinden trenler geçen düşlerinin peşinden
tüm gücüyle koşan o baykuş sesli
kadın,
durduğunda,sana bakıyorken yakaladı
ucunu, çantadan taşırmış şiirin…
Tertemiz topraklarda
çiçekler içinden akan
deli bir çay sevdamız.
Hırçınlığı sessizliğince hissediliyor,
sessiz ve derinden ince ince.
(Silüetleri geçiyor odamdan..
eski resimlerden uyanmışlar..
Biz onları unutmaya başladık,
dayanamamış, gelmişler..)
Soğuk Cuma gecesi bu gece
Sokak lambaları yorulmuş ki
artık canlı değiller.
Saat gece yarısı,
yarılamışlar mesailerini.
Dar bir sisli sokakta,
Televizyonda
Bilecik, Kuşçaköy Köyü
İşte şimdi ağladım.
İstanbulll..
Seni şimdi
Anladımmm.
Cennetin köşesindeyim
gözlerime dokununca..
Dudaklarıma dokununca
cennetteyim.
Ölüm güzel bir kelebek,
ışıltılı, rengarenk..
Ağaçları öldürdüler..
Fıstık çamı,kızıl çam,
akasya,köknar,
hepsini kestiler,
iki metre geniş yol için..
Kuşların yavrularını baharda yok ettiler.
Bak Gölpazarlı ne yaptın?
Kestin beni dere tepe,tarla yaptın..
Dağlarımı delik deşik ettiler,
sen izin verdin,ses çıkarmadın..
Ne bir küçük Tilki kaldı yuvası bozulmadık,
ne de porsuk..
Hem kavurmalı elleri
gökyüzü
arapsaçı,bulutlu;
hem ürpertmeli düşünceleri
serin,
umutlu..
Güçlü bir şair. Dünya şairler birliği grubuna beklerim
www.gunduzkitabevi.com.tr