Çocukların ellerini tutun.
İlk okuldayken ben, benim ellerimi
ceplerim tutardı hep..
Bütün sevgisi ortadaydı büyüklerimin
alınsın diye, ama
Bademleri topladıktan sonra
ceplerimiz öyle şişerdi ki
pantalonlarımız patlardı.
Dalları kırardık veya
en ağırından,
sırtlanırdık kaçarken..
Dedemin eli yok ki,
Halamın o benim
gözlerimi süzen
gözleri...
Nerde o?
ya neşesi...
Sıralandı şurdan geçen
üç tane kedi yavrusu
ardarda duvarın dibine.
Tatlı yeşil bakıyor biri,
biri çakır,
biri gri...
Kars kalesinden şöyle uzandın mı
eski hamamların üstüne
doğru,
saçlarına dokunuverir
taş duvarlarda kalmış
savaşçıların nefesi…
Sonsuzluğa sarılan düşlerim
ellerinde büyüyebilse,
kırmızı tepelere sürüklerdim saçlarımı.
Boşalan sokaklardan yığınla
ter taşırım odama,
aşka yıkılmış binlerce ağaç
Birer birer düşüyor
bakışları
gözlerinin
elimdeki o eski fotoğrafta..
İçim o kadar çok titriyor ki
Sararacak mısın sen de
dalında büzülen yapraklar gibi
göğsümün içinde,
turkuaz mutluluğum saçılırken
gölgelere..?
Seni benim kadar kimse sevmedi,
sevemezdi.
Bu yüzden yüreğimi körük gibi
şişiren şiddetim,
senin yalnızlığınla
savaşmaya adandı.
Bizim mahallemizdeydik biz,
ellerimizde salçalı ekmeklerimizle misket savaşlarında.
Poşetler dolusu misketi binbir beceriyle, güçle toplayıp
terle vurup yerdeki o küçük dünyaları,
avuç avuç dağıtırdım sakaklardaki küçük çukurlara
ve küçük ellerin kapış kapışlığına...
Güçlü bir şair. Dünya şairler birliği grubuna beklerim
www.gunduzkitabevi.com.tr