Buz gibi ortamlarda buram buram terleyen,
Cehennem sıcağında serçe gibi titreyen,
Sığındığı limanda kurtarıcı bekleyen,
Yitmemiş umutlarla çırpınan yolcularız!
Darlıkta var olanla yetinmesini bilen,
Aptal derecesinde iyi niyetli, derler;
Acıma duygusuyla bile alay ederler.
Merhametten marazın doğduğunu bilirim;
Yine de hiç vazgeçmem, insanları severim.
Damarına bassan da pek hoşgörülü, derler;
Siyaset suları durulmaksızın
‘Dedin, yok demedin! ’ dilden düşmüyor!
Yitirilecek hiç zamanımız yok;
Ulusum yararlı işler bekliyor.
Karşısındakini dinlemeksizin
Kendimize yeteriz; yoktur bir eksiğimiz
Haddimizi biliriz; yoktur bir dileğimiz
Herkesten çok biliriz; yoktur bilmediğimiz
Do, re, mi, fa, sol, la, si; yoktur bizim gibisi!
Sayarız ve severiz; hoşgörü gösteririz
Evlenin çocuklar, bir yuva kurun;
İşsiz olmanızın hiç önemi yok!
Kızılay bir çadır ile aş verir;
Az çocuk yapmaya hiç iznimiz yok!
En az üç çocukla katkı sağlayın;
Yine saldırdılar, hem de kalleşçe
On beşini birden şehit ettiler
Ulusum kan ağlar, bu böyle sürmez
Var mıyız, yok muyuz; durum çok vahim!
Yine ateş düştü yüreğimize
Yorum yapmayı bilmem, yapsam da beceremem;
Sade okur geçerim, sıkıntıya gelemem...
Yerine göre şair, hem de güçlü yazarım;
Kalemimle yok eder, güzel mezar kazarım...
Branş, alan ne yazar, pek fazla önemsemem;
Duyguları sömürerek cüzdanları dolduranlar,
Kendi çıkarları için vicdanları bozduranlar,
Omuzlara tırmanarak insanları yıpratanlar
Haksızlıklar kulvarında hiç yorulmadan koşarlar...
Mertlikte ve yiğitlikte mangalda kül bırakmazlar,
Gün günden çalar, günse ömürden;
Hakiki inanan korkmaz ölümden.
Kendi rızkımızı yer ve içeriz;
Süremiz dolunca göçüp gideriz.
Aşırı coşkudan biraz ürkerim;
Bozulan sağlığı, karışan aklı
Yerine getirmek öyle kolay mı…
Tüketme kendini, yok etme seni;
Arayan çok olur bir gün gidersen...
Varsın, derebeylik desinler buna,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!